photo by SCA Svenska Cellulosa Aktiebolaget on Flickr
ELLER KİRLENİR VE KİRLETİR
Bedenimiz olağanüstü bir yapı. Eller bu olağanüstü yapının en gözde parçalarından biri. Bir an ellerinizin olmadığını düşünün. Hayatımızın nasıl kısırlaştığını ve şimdi yaptıklarımızın pek çoğunu yapamaz hale geldiğimizi görürüz. Gün boyu durmaksızın ellerimizi çalıştırır; parmaklarımızla harikulade işler yaparız. Yaşam alanımızda neredeyse elimizin değmediği yer yoktur.
Ne var ki, el değmedik yer bırakmayışımızın da bir bedeli var. Sanırım bu bedelin yeterince ayırtında değiliz: Eller ha bire kirlenir ve kirletirler…
GÖRÜNMEZ KİRLİLİK
Bazı kirler renkleri, kokuları, kütleleriyle kolayca fark edilir. Ama bazısını kolayca algılayamayabiliriz. Asıl tehlikeli olan da, bu kolayca fark edilemeyen kirlerdir. Çünkü onlar, ancak mikroskopla fark edilebilecek büyüklükteki mikroplardır.
Hastanelerin en önemli sorunlarından biri, hastane enfeksiyonu dediğimiz, hastanede o anda mevcut veya eski bir hastadan kaynaklanan mikropların, hastanenin yeni sakinlerine bulaşmasıdır. Bu nedenle, bu kurumlar, sorunla baş edebilmek için yoğun bir biçimde uğraşırlar.
Ama tehdidin hastaneyle sınırlı olduğunu düşünmek büyük bir yanılgıdır. Grip, nezle, ishal, sarılık gibi mikropların yol açtığı hastalıklar, gündelik hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Hasta olmak, çoğu insanı toplumsal hayatın dışına itmeyebiliyor. Taşıyıcı denen, kendisi hasta olmadığı halde, başkalarını hasta edebilecek mikropları taşıyan pek çok insan var. Mikroplu hastalıkların kuluçka dönemleri, mikropların en fazla bulaştığı dönem olmasına rağmen, henüz hastalık belirtileri ortaya çıkmadığından, kişi hasta olduğunu fark etmeyebiliyor. Ayrıca ne yazık ki, herkes hijyene aynı ölçüde önem vermiyor. Taharetlendikten sonra yeterli temizlik yapmadan yada burnunu karıştırdıktan sonra hayata karışanların; aksırırken avuç içleriyle ağzını kapatanların kullandığı kapı kollarını, kapı zillerini, tırabzanları, muslukları, dosyaları, telefonları, paraları ve daha pek çok şeyi paylaşıyor, tokalaşıyor ve fark etmeden mikrop alışverişi yapıyoruz.
Daha vahimi, her bir yeni temas, tüm öncekilerin risklerini de taşıyor. Herkes herkesi, herkes her şeyi, her şey herkesi katlamalı bir biçimde riske atıyor.
KİRLİLİK KADER DEĞİL
Kirliliğin görünmez oluşu, engellenemeyeceği anlamına gelmez. Ellerimizi mikroplardan kurtararak hem kendimizi, hem de başkalarını korumamız büyük ölçüde mümkün. El hijyenine yeterince özen gösterdiğimiz gibi, başkalarının da bu konuda duyarlı davranmasını teşvik etmek, bizi kuşatan dünyanın her geçen gün daha az riskli hale gelmesine katkı sağlayacaktır.
ELLERİMİZİ NE ZAMAN TEMİZLEYELİM?
Mikrop tehdidini ikiye ayırabiliriz: İlki başkalarından gelen tehdidin yüksek olmasıdır. Bu durumda hem biz risk altındayızdır; hem de biz başkalarını risk altında bırakırız. İkincisi ise, başkalarından gelen tehdit düşük bile olsa, bizim veya baktığımız kişi için tehdidin büyük olmasıdır.
İlki yani başkalarından gelen tehdidin yüksek olması, kötü mikroplarla temas olasılığının fazlalığı demektir. Elle bulaşabilecek hastalığı olan biriyle tokalaşma, o kişinin vücut salgılarıyla (dışkı, idrar, kan, ter, salya, balgam…) veya kullandığı araç-gereçle (çarşaf, örtü, telefon, kap-kacak, kapı kolu, musluk…) temas, açık yaraya değme (pansuman…), taharetlenme, tuvaleti kullanma, bebek yada bakıma muhtaç birinin altını değiştirme, bozuk gıda veya çöplerle temas, pişmemiş gıdalar (özellikle et ve yumurta) ile temas, hayvanlarla temas başlıca yüksek riskli hallerdir. Ortak kullanım alanlarında fazlaca zaman geçirip başkalarıyla veya ortak alanlarındaki araç-gereçle temas etmek de riskli sayılır.
İkincisi yani başkalarından gelen tehdit düşük bile olsa, bizim veya baktığımız kişi için tehdidin büyük olmasına, bir şeyler yemeyi, yemek hazırlamayı ve -özellikle sağlık çalışanları için- hastayla teması veya bir girişime başlamayı örnek olarak verebiliriz. Bu hallerde az sayıda mikrop bile daha büyük zarar verebilir.
Bu iki yüksek riskli halde mutlaka elleri özenle temizlemek gerekir. Bu haller dışında da belli aralıklarla bu temizliği yapmak riskimizi azaltır.
ELLERİMİZİ NEYLE TEMİZLEYELİM?
Özel durumları bir yana bırakarak, günlük pratikte kullanabileceğimiz iki alternatif var. Bunlar su ve sabun ile alkol bazlı jeldir.
Su ve sabun, en çok kullandığımız temizlik aracıdır. Usulüne uygun yapıldığında gayet etkilidir. Sabunun antibakteriyel olup olmamasının çok büyük önemi yoktur. Pek çok çalışmanın bir arada değerlendirildiği kapsamlı bilimsel bir araştırmada, mide-barsak hastalıkları ve solunum yolu hastalıklarını önlemede, sırasıyla, antibakteriyel sabun %41 ve %50, bakteriyel olmayan sabun %39 ve %51 etkili bulundu (1). Kan, idrar, dışkı, salya, ter gibi beden sıvılarıyla olan kirlenmelerde, gözle fark edilir aşikâr kirlenmelerde ve tuvaletten çıktıktan sonra eller –el dezenfektanlarıyla değil, imkân varsa- mutlaka su ve sabunla temizlenmelidir. Su ve sabunun bir başka üstünlüğü, -klostridyum difisil dediğimiz mikropta olduğu gibi- mikropların “spor” dediğimiz dayanıklı hallerine de tesir edebilmesidir. Alkol bazlı jellerin bunlara etkili olmadığı bilinmektedir.
Sabun mikropları öldürmeyip, yüzey gerimi ile, mikropların akıp gitmesini sağladığı için, ortak kullanılan ve kullanıldıktan sonra sudan geçirilmeyen kalıp sabunların mikrop taşıyabileceğini; özellikle süzgeçli olmayan sabun kaplarının birer mikrop yuvasına dönüşebileceğini unutmamak gerekir. Böylesi riskler nedeniyle, özellikle ortak kullanım alanlarında kalıp yerine sıvı sabunların kullanılması uygun olur.
Alkol bazlı jellerin de hayli etkili olduğunu ve son yıllarda uygun konsantrasyonlarla etkinliklerinin artırıldığını söyleyebiliriz. Alkol bazlı jelin bazı avantajları vardır. Suya ve/veya sabuna erişimin kolay olmadığı hallerde uygulanabilir. Ellerin sık sık temizlenmesi gereken durumlarda, su ve sabuna göre, daha kısa sürede temizlenebilme fırsatı verir.
ELLERİMİZ NASIL TEMİZLEYELİM?
Ellerin nasıl yıkanacağı konusunda Dünya Sağlık Örgütü'nin hazırladığı poster yararlı olabilir. Posteri sizin için Türkçe'ye çevirdik. Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Su ve sabunla temizlikte önce eller suyla yıkanır; sonra sabun alınır. Deride hassasiyet riskini artırdığından, sıcak su kullanımı salık verilmez. Bundan sonra yapılması gereken, sabunun iyice köpürtülmesidir. Şayet köpük oluşmamışsa, köpük oluşuncaya kadar işlem yinelenir. Az önce de söylediğimiz gibi, sabun mikropları öldürmeyip, yüzey gerimi ile uzaklaştırdığından köpük şarttır.
Alkol bazlı jellerde üretici, tek pompalamanın yeteceği şekilde ayarlama yapmıştır (jelin en az 15 saniye kurumaması da yeterlilik ölçüsü sayılabilir). Jel avuç içine sıkılır.
Bundan sonraki işlem, ister su ve sabun, ister alkol bazlı jelde, elin –sırtı dahil- her bir yerinin ovularak temizlenmesidir. Buna titizlikle uyulmalıdır. Çalışmalar parmak uçları (ve tırnak civarı) ile başparmağın yeterince temizlenmeyebildiğini göstermiştir. Bu yüzden, bir elin başparmağının, diğer el parmaklarıyla kavranarak ovulması; diğer elin avuç içine sürtülerek parmak uçlarının temizliği ve iki elin parmak aralarının birbirine geçirilerek sürtülmesi ritüelleri ihmal edilmemelidir. Yukarda verdiğimiz linkteki resimler, rehberlik edebilir.
Anlaşılacağı gibi ister sabun, ister jel, avucun ıslatılmasıyla yetinilmesinin bir anlamı yoktur. Hem el cildinin her yerinin ovulması, hem de ovma işleminin en az 15-20 saniye sürdürülmesi gerekir. Az önce de söylediğimiz gibi, jellerde ovma işlemi, jel kuruyuncaya kadar sürdürülmelidir.
Su ve sabunla temizlikte, ovmanın ardından, akan temiz suyla yeterli durulama yapılır. Durulamanın ardından, yeniden kirletmemek için özellikle umuma açık yerlerde, musluk –elle- kapatılmamalıdır. En iyisi fotoselli musluk kullanımıdır. Mümkünse tek kullanımlık kâğıt havluyla el iyice kurulanmalı; işi biten havlu yardımıyla –el değmeden- musluk kapatılmalı ve havlu ayak pedalıyla açılan çöpe atılmalıdır. Herkesin kullanımına açık havlular risklidir.
Uzun tırnakların mikropların barınmasını kolaylaştırıp el temizliğini zorlaştıracağını söyleyebiliriz. Yıpranmamış tırnak cilası-oje sorun yaratmayabilir; ama aşınmışsa temizliği olumsuz etkileyebilir. Keza yüzük de temizliği olumsuz etkileyecektir.
NE ZAMAN ELDİVEN KULLANMALIYIZ?
Kan, dışkı, idrar gibi mikrop bulaştırma potansiyeli olan vücut sıvılarıyla, vücut boşluklarıyla ve açık yara gibi bütünlüğü bozulmuş deriyle temas söz konusuysa, -daha önce sözünü ettiğimiz el hijyen kurallarına uyum yanında- eldiven kullanmak yararlı olabilir.
Her bir bulaşım riskli temas sonrası eldivenler çıkarılmalı; aynı eldivenle iki farklı kişi yada aynı kişide iki farklı bulaşım alanı için aynı eldiven kullanılmamalıdır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, eldiven kullanımı elin su-sabun veya alkol bazlı jelle temizlik zaruretini ortadan kaldırmaz. Hem eldiven takmadan önce, hem de eldiven çıkarıldıktan sonra el temizliği yapılmalıdır.
EL HİJYENİ HASTALIKLARI NE KADAR ÖNLEYEBİLİR?
Günlük hayatımızda kışın nezle, grip gibi solunum yolu enfeksiyonları, yazınsa besin zehirlenmeleri ve ishal gibi mide-barsak enfeksiyonlarıyla sıkça karşılaşırız. El hijyeni, bu iki grup hastalıktan korunmada ciddi pay sahibidir.
Bu konuda yapılmış 14 farklı çalışmanın sonuçlarının bir araya getirildiği bir değerlendirmede, el yıkamanın ekonomisi iyi ülkelerin kurumlarında %29, düşük ve orta gelirli ülkelerin toplumlarında %31 ishal atağı azalması sağladığı bildirildi (2).
Almanya’nın Greifswald kentinde işyerinde ofis çalışanlarından, her zamanki davranışlarını sürdürenlerde ve günde en az 5 kez alkol bazlı el dezenfeksiyonu ile ellerini temizleyenlerde, sırasıyla soğuk algınlığı % 67.7-42.2, yüksek ateş %24.6-11, öksürük %53.8-34.4, ishal %12.3-1.6 sıklığında görüldü. El hijyenine özenle mikroplu hastalıklarda %60’lar civarında azalma olduğu görülmektedir (3).
Pakistanın Karaçi kentinde, biri 5 yaşın altında olmak koşuluyla, en az iki çocuğu olan aileler rastgele seçilerek, 25 mahallede 600 aileye –haftada bir kez eğitim ziyaretleriyle- el yıkama eğitimi verilirken, 11 mahalledeki 306 aile kontrol olarak kullanıldı. El yıkama için seçilen 600 aileden 300’ü düz sabun, 300’ü antibakteriyel sabun kullandı. 15 yaş altı öksürük ve solunum güçlüğü, 15 yaş altı gözlerde kızarıklık ve burun akıntısı, 5 yaş altı zatürye sıklığı, kontrol grubuna göre, ilki antibakteriyel, ikincisi düz sabunla olmak üzere, sırasıyla, %50 ve %51, %51 ve %54, %45 ve %50 azaldı. İshal ve impetigo denen kabarcıklı, kabuklanmalı cilt rahatsızlığındaki azalmalar ise sırasıyla %50 ve %53 ile %36 ve %34 idi (4). Bu çalışmada da sabunun antibakteriyel olup olmamasının çok büyük fark yaratmadığı görülmektedir.
66 çalışmanın değerlendirildiği bir başka çalışmada, solunum yolları virüslerinin bulaşmasını önlemede, günde ondan fazla el yıkamanın %55, cerrahi maskenin %68, N95 maskenin %91, cerrahî önlüğün %77, el yıkama+maske+eldiven+cerrahî önlüğün %91 koruma sağladığı bildirildi (5).
SONUÇ OLARAK EL TEMİZLİĞİ
- Gün boyu sürekli kullandığımız ellerimiz kirlenir ve kirletir. Bu yüzden ellerimiz, mikropların taşınması ve bulaştırılmasında en gözde araçlardır.
- Mikropların bize bulaşmasını ve bizim başkalarına bulaştırmamızı istemiyorsak, el hijyenine özen göstermeliyiz.
- En azından yemek hazırlamadan ve yemek yemeden önce ve tuvaletten çıktıktan sonra ellerimizi yıkamalıyız. Ama çok daha titiz davranarak riskimizi en aza indirebiliriz.
- Ellerimizi sabun ve suyla yada alkol bazlı el jelleriyle temizleyebiliriz. Her ikisi de etkin koruma sağlayabilir.
- Sabunun antibakteriyel olup olmaması, o kadar da önemli değildir. Ama kalıp sabun yerine sıvı sabun kullanmak daha güvenilirdir.
- Sabunu mutlaka köpürtmek; el dezenfektanını kuruyuncaya kadar ovalamak önemlidir.
- Her ikisinde de ellerin tüm yüzeyinin ıskalanmadan yeterince ovalanmasına özen göstermeli ve temas süresi en az 15-20 saniye olmalıdır.
- El hijyenine dikkatin ödülü, mikroplu mide-barsak ve solunum yolu hastalıklarına yakalanma şansını ciddi bir biçimde azaltmaktır.
KAYNAKLAR:
- Aiello AE, Coulborn RM, Perez V, Larson EL. Effect of hand hygiene on infectious disease risk in the community setting: a meta-analysis. Am J Public Health. 2008 Aug;98(8):1372-81.
- Ejemot RI, Ehiri JE, Meremikwu MM, Critchley JA. Hand washing for preventing diarrhoea. Cochrane Database Syst Rev. 2008 Jan 23;(1):CD004265.
- Hübner NO, Hübner C, Wodny M, Kampf G, Kramer A. Effectiveness of alcohol-based hand disinfectants in a public administration: impact on health and work performance related to acute respiratory symptoms and diarrhoea. BMC Infect Dis. 2010 Aug 24;10:250.
- Luby SP, Agboatwalla M, Feikin DR, Painter J, Billhimer W, Altaf A, Hoekstra RM. Effect of handwashing on child health: a randomised controlled trial. Lancet. 2005 Jul 16-22;366(9481):225-33.
- Jefferson T, Del Mar CB, Dooley L, Ferroni E, Al-Ansary LA, Bawazeer GA, van Driel ML, Nair S, Jones MA, Thorning S, Conly JM. Physical interventions to interrupt or reduce the spread of respiratory viruses. Cochrane Database Syst Rev. 2011 Jul 6;(7):CD006207.