Centers for Disease Control and Prevention's
Public Health Image Library (PHIL), id nr. #5814
SITMA NASIL BİR HASTALIKTIR?
Sıtma, plazmodyum denen tek hücreli minik bir parazitin neden olduğu bir hastalıktır. Parazit minik olmasına rağmen, yol açtığı hastalık ölümcül olabilmektedir. Bu minik parazitin insanları hasta eden beş farklı türü vardır. Bunlar falsiparum, vivaks, ovale, malarya ve novlısi’dir. En önemlileri ve en ciddi hastalık yapanı plazmodyum falsiparumdur.
Sıtma paraziti yaşamını insanlar ve sivrisineğe borçludur. Anofel cinsi sivrisineklerin dişisi, insanın kanını emerken, salyasında taşıdığı, cinsiyeti olmayan parazit yavrularını (sporozoit) insana bulaştırır. Bunlar kanla karaciğere taşınır. Karaciğerde asıl karaciğer hücrelerine yerleşip çoğalmalarını ve gelişmelerini sürdürürler (karaciğer şizontu). Bu aşamada vivaks ve ovale türü parazitler, bazen aylarca süren bir uyku dönemi geçirir (hipnozoit). Diğerleri böyle bir uyku dönemi olmaksızın; uyku dönemi geçirenlerse, uyku döneminin sonunda, yerleştikleri karaciğer hücresini patlatıp kana yayılır (merozoit). Kanda alyuvarlara yerleşip olgunlaşırlar (kan şizontu). Burada yeniden çoğalanlar, bu kez yerleştikleri alyuvarları patlatıp sağlam başka alyuvarlara yerleşir. Pek azı ise erkek ve dişi olarak farklılaşır (gametosit) ve balayını geçirmek için, bir sivrisineğin sokmasını beklemeye başlar. Anofel cinsi bir dişi sivrisineğin barsağında oluşan yavrular, sivrisineğin salyasına geçer ve yeni bir yaşam döngüsü için kurbanlarını gözlerler.
SITMA NERELERDE GÖRÜLÜYOR?
Sıtma, yüzden fazla ülkede, 3 milyarın üstünde insanı etkileme potansiyeline sahip, birkaç yüz milyondan fazla kişinin yakalandığı, en önemli parazit hastalığıdır. Her yıl en az bir milyon kişi sıtmadan ölmektedir. Bu yüzden sivrisinekler, en çok insan ölümüne yol açan hayvan unvanını elinde bulundurmaktadır. Ölüm vakalarının çoğu Sahra altı Afrika’da (Fildişi Sahili, Burkina Faso, Mozambik, Mali, Angola’da) dır.
Sıtma, ekvatoru kuşatan tropikal ve subtropikal bölgelerde yaygındır. Liderlik Afrika’dadır. Güney ve Güneydoğu Asya, Orta ve Güney Amerika, Orta-Doğu da riskli bölgelerdir.
Hastalık riski kent merkezlerinde daha düşük; kırsal bölgelerde ve ormanlarda daha yüksektir. Ama Afrika ve kısmen Hindistan’da kentlerde de risk söz konusu olabilir. Güneydoğu Asya ve Latin Amerika’nın bildik turizm yerlerinde risk çok azdır. Mevsim de kritiktir. Genellikle yağmur sezonu veya hemen sonrası daha risklidir. Rakım da önemlidir. Kural değilse ve bölgelere göre değişse de, 1500 metrenin üstünde risk daha azdır.
Sıtmanın hangi ülkelerde yaygın olarak görüldüğünü ve hangi ülkelerin risksiz olduğunu Dünya Sağlık Örgütü'nün aşağıya aldığımız haritasından öğrenebilirsiniz.
SITMAYA KİMLER YAKALANIR?
Sıtmanın yaygın olduğu bölgelerde sıtma için en yüksek risk, 6-36 aylık çocuklar ve gebe kadınlardır. Diğerleri, tekrarlayan sokmalar sonucu kısmî bağışıklık geliştirir ve hastalıktan daha az etkilenir. Yaşlılar da bağışıklıkları zayıfladığından daha yatkın hale gelir.
Daha önce sıtma parazitini taşıyan sivrisinekler tarafından çokça ısırılanlarda, hastalığa kısmen de olsa bir bağışıklık vardır. Yani, sıtmanın yaygın olduğu bölgelerde yaşayanlar, hastalığa karşı daha dirençlidir. Buna karşılık sıtma parazitiyle karşılaşmayıp sıtmanın yaygın olduğu bir bölgeye seyahat edenler, hem daha kolay hastalanır; hem de hastalıkları çok daha ağır seyreder. Özellikle falsiparum cinsi parazitlerde ağır hastalık riski yüksektir.
Günümüzde ülkeler arası seyahatler çok arttı. Bu bağlamda, sıtmanın yaygın görüldüğü ülkeler de, eskisinden çok daha fazla ziyaret edilmektedir. Her yıl, 125 milyon kadar uluslar arası gezgin, sıtmanın yaygın olduğu ülkeleri ziyaret etmekte ve bunların otuz bin kadarı sıtmayla tanışmaktadır (1). Bir başka kaynakta, Avrupa ve ABD’den bu bölgelere her yıl 25-30 milyon ziyaretin yapıldığı ve bunlardan 10-30 bininin ülkelerine sıtmayla geri döndükleri bildirildi (2).
Sıtmanın yaygın olduğu bölgelere ziyarette, bu ülkelerden başka ülkelere göç eden göçmenlerin, akraba ziyaretleri başı çekmektedir. Bu ülkeler turizm açısından da canlı ülkelerdir. Her yıl, pek çok turist bu ülkelere turlar veya kendi organizasyonlarıyla geziler düzenlemektedir. Artan iş olanakları, iş gezilerini de artırmış ve artırmaya devam etmektedir. Az da olsa, bu ülkelerden ziyaretlerin çok fazla olduğu havaalanları ve çevresinde de, bulaşım için gerekli hasta insan ve sivrisinek daha fazla olabileceğinden, kısmî bir risk artışından söz edilmektedir.
SEYAHAT ÖNCESİ SITMA RİSKİNİN SAPTANMASI
Sıtmanın olmadığı bir bölgeden, sıtma görülen bir bölgeye seyahat edeceklerin, sıtma riskiyle karşı karşıya kalabileceğini gördük. Bu yüzden, bir başka ülkeye seyahat edeceklerin, önemle yapmaları gereken şeylerin başında, seyahat sırasında doğabilecek sağlık risklerinin neler olduğunu ve bunlara karşı nasıl önlem alabileceklerini belirlemek olmalıdır. Bu konuda yararlanılabilecek kaynak ararsanız, ülkemiz için bu bağlantıya, İngilizce biliyorsanız bu bağlantıya veya buraya bakabilirsiniz.
Sıtma özelinde, Dünya Sağlık Örgütünün buradaki sayfasından, önce ilgili ülkeyi, seçip sonra da o ülkede sıtma varsa, “malaria” ikonunu tıklayarak, ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz. Benzer şekilde, bu bağlantıdan ilgili ülke tıklanarak sıtma riskinin olup olmadığı ve öneriler öğrenilebilir. Bir başka ayrıntılı kaynak olan “Malaria Atlas Project” ‘e bağlantısından ilgili ülke tıklanarak, ulaşılabilir. Buradan ulaşacağınız sayfada ise, sıtma riskinin olduğu ülkeler ve alınabilecek önlemler gösterilmiş.
Bir araştırmada, sıtmaya yakalanma riski, sıtma hastalığının yaygın olmadığı bölgelerdeki riske 1 dersek, riskin Sahra altı Afrika’da 207.6, Orta Pasifik adalarında 76.7, Güney Asya’da 53.8, Orta Amerika’da 37.8, Güneydoğu Asya’da 11.5, Güney Amerika’da 8.3, Kuzey Afrika’da 6.9, Karayipler’de 3.8 kat daha fazla olduğu bulunmuştur (3) (Bkz Grafik).
Biz de sizler için her üç kaynağı da tarayarak bir liste oluşturmaya çalıştık. Dünya ülkelerine yapılacak seyahatleri sıtma riski açısından değerlendiren bu tabloya bu bağlantıyı tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ancak zaman içinde bu bilgilerde (sıtma türü, yaygınlık derecesi, ilaç direnci vb) değişiklik olabileceğinden, seyahat öncesi yukarda verdiğimiz tüm kaynaklara bakmanızı öneririz.
Bir başka öneri, varış noktasında, yerel otoritelerden risk konusunda doğru ve güncel bilgi almaya çalışmaktır. Aynı ülkenin belli bir bölgesinde bile, riskli alanla risksiz alan yan yana olabilmektedir. Yada iklim, riski önemli ölçüde değiştirebilmektedir.
Sıtma önemsenmesi gereken bir sağlık sorunudur. Bazı türlerinin tedavisi hayli güçtür ve ölüme dahi yol açabilmektedir. Bu nedenle, seyahatin veya gezinin kâbusa dönmemesi için alınması gereken tedbirler savsaklanmamalıdır. Kişisel gözlemim, riskin –Batı ülkelerine kıyasla- ülkemizde hafife alınma eğilimidir. Tur şirketlerinin çoğu, konuyu gündemlerine almamakta, sorulduğunda da, “daha önce hiç başımıza gelmedi” yanıtıyla karşılaşılmaktadır.
SITMA İÇİN NE GİBİ ÖNLEMLER ALINABİLİR?
Sıtma için daha riskli olduğu bilinen gebelerin; hem kendi sağlıkları, hem de doğacak bebeklerinin sağlığı için, bir zaruret yoksa, gebelikleri süresince sıtma riski olan bölgelere gitmemeleri uygun olur. Bunu daha düşük bir tonda 0-4 yaş çocuklar, bağışıklık sistemi zayıf olan hastalar ve düşkün yaşlılar için de söyleyebiliriz. Sıtma riskli bölgeye gidecekler için alınacak tedbirler, varılıp kalınacak ve gezilecek bölgeye göre değişir. İklim ve mevsimin de önemli olduğunu belirtmiştik. Yani tedbir ülkeye değil, ülkenin riskli alanına ve zamana göre farklılık gösterir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, turistik merkezler ve kentlerde risk görece düşük; kırsal alan ve ormanlarda yüksektir. Bu yüzden; keşif, rafting, jip safari, trekking, yayla, vadi ve kanyon yürüyüşü, macera gibi doğa turları ve “outdoor” aktiviteleri çok daha fazla risk taşır. Özellikle de, sivrisineklerin beslenme saatleri olan gece konaklamalarının doğada çadır, baraka gibi kamplarda yapıldığında risk daha da artar. Risk ister düşük, isterse yüksek olsun, sıtmanın yaygın olduğu bir alan, sivrisineklerin faal olduğu bir mevsimde ziyaret ediliyorsa, mutlaka alınması gereken tedbir, sivrisinek sokması riskini en aza indirmektir. Ama risk yüksekse (sıtmanın yaygın görüldüğü bir alan, sivrisineklerin faal olduğu mevsim), sivrisinek sokmasından kaçınmanın yanında, koruyucu ilaç da almak gerekir.
SİVRİSİNEK SOKMASININ ÖNLENMESİ
Sıtmaya karşı alınacak ilk tedbir, sıtma mikrobunun taşıyıcısı olan sivrinsek sokmalarının önlenmesidir. Bu tedbir, seyrek bile olsa tüm sıtma görülen bölgelerde uygulanmalıdır. Bu amaçla şunlar yapılabilir:
- Mümkünse; sıtmayı yayan Anofel türü sivrisineklerin beslenme zamanı olan, güneşin batışından güneşin doğuşuna kadarki sürede; dışarıda, açık havada kalmamaya çalışmalıdır.
- Olabildiğince cildi açık bırakmayacak biçimde giyinmeli; uzun kollu giysiler ve bacağı örten pantolonlar tercih edilmelidir. Giysiler çok sıkı olmamalı ve açık renkli giysiler tercih edilmelidir. Geniş siperlikli ve açık renkli bir şapka da yararlı olabilir.
- Açıkta kalan cilt bölgelerine (özellikle boyun, el bileği ve ayak bileğine) sinek kovucu (sineksavar, “insect repellent”) uygulanmalıdır. Bu amaçla kullanılan pek çok ürün vardır.
- Kimyasal olanlar DEET (N,N-dietil-m-toluamid), Pikaridin (KBR3023) ve IR3535’tir. DEET en yaygın kullanılan üründür. %20-35 yoğunlukta kullanılır. Daha fazlasının ek yararı yoktur. 2 aydan büyük bebekler ve gebeler için de güvenli olduğu söylenmektedir. Çok nadiren sinir sistemine olumsuz etkisi olsa da bunların çoğunun yanlış kullanım sonucu olduğu düşünülmektedir. Pikaridin de DEET kadar etkilidir, üstelik daha iyi tolere edilir. Ama etki süresi daha kısadır. IR3535 daha az etkilidir.
- Bitkisel olanlar soya yağı, ıtır yağı (geranium oil), PMD (P-mentan-3,8-diol) ve BioUD’dir. Bunlar kimyasallardan daha az etkilidir. Sitronella (limonlu melisa yağı) çok etkili değildir.
- Sineksavarlar böceği öldürmez, uzaklaştırır. Akşamüstü beslenen sivrisineklere (Asya, Güney Amerika), gece beslenenlerden (Afrika) daha etkili oldukları düşünülmektedir. Etki süreleri, ürünün yoğunluk derecesine, uygulandığı yere, ortamın iklim koşullarına göre değişir; yaklaşık 4-6 saat kadar sürer. Bu yüzden yeniden uygulanmaları gerekebilir. Özellikle DEET’in etkisi her 10 derecelik ısı artışında yarıya düşer. Bu ürünler; göze, ağız içine ve tahrişli cilt bölgelerine uygulanmamalıdır. Yüze uygularken, önce sinek kovucu avuca alınıp eller birbiriyle ovulduktan sonra yüze sürülür. Sonra eller silinerek temizlenir. Mükerrer uygulamalar sonrası, koruma ihtiyacı bitince cildin su ve sabunla temizlenmesi uygun olur.
- Çoğu sıtma taşıyıcısı sivrisinek, geceleri soktuğundan, ortamda sivrisinek olma olasılığı varsa, cibinlik altında uyumalıdır. Sinek öldürücü (piretroid) bandırılmış cibinlik daha da etkili bir uygulamadır. Bunlar, cibinlik yırtık bile olsa, koruma sağlayabilir. Bu amaçla insan için fazla toksik olmamakla birlikte sineğin sinir sistemini tahrip eden Permethrin (Duranon, Permanone) kullanılabilir. Sinek öldürücü bandırılmış cibinliklerin etkisi formülasyonuna göre farklı sayıda yıkamalara rağmen etkinliğini koruyabilmekte; hatta bazılarında süre üç (hatta beş) yıla kadar uzayabilmektedir. Permethrin giysilere de uygulanabilir. Fildişi sahilinde bu sinek öldürücülere karşı direnç eğilimi gözlendiyse de, halen sıtmaya karşı koruyucu vasfını yitirmediği kabul edilmektedir. Giysi yada cibinliğe permethrin uygulaması için 60 mL permethrin, büyük plastik bir torbada, 1 litre suyla karıştırılır. Katlanan giysiler veya cibinlik 10 dakika kadar bu karışımda bekletilir. Sonra da 2-3 saat kurumaya bırakılır.
- Sivrisinek girişine olanak tanımayan, pencereleri siperli, iyi korunmuş ve/veya klimalı bir odada kalmak riski azaltır. Odada böcek öldürücülü (ensektisitli )oda spreyi, sinek bobini veya elektrik ızgaralı böcek matı kullanmak da mümkündür. Böcek öldürücü spreylerin mekânların duvarlarına ve tavanına uygulanan, uzun süre kalıcı olanları vardır. Bunlardan organoklorin içerenler (DDT gibi) yılda bir-iki kez, organofosfatlar (Malathion gibi) yılda üç veya daha fazla uygulanır.
- Sıtmaya karşı aşı çalışmalarında hayli yol kat edilmiştir. Ancak henüz kullanımda değildir.
SITMAYA KARŞI İLAÇLARLA KORUNMA
Sıtma için ikinci önemli tedbir koruyucu ilaçların kullanılmasıdır (kemoprofilaksi). Başta da belirttiğimiz gibi, gidilecek ülkede sıtmanın yaygınlık derecesi, o ülkedeki sıtma tipi ve mevcut sıtma tipinin ilaç direnci farklı olabildiğinden, bu konuda profesyonel destek almak uygun olur. Ülkemizde, “Türkiye Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü” bünyesindeki Seyahat Sağlığı Merkezlerinden ücretsiz yardım alınabilir.
İlaç çeşidine, sıtmanın türüne ve ilaç direncine göre, ilacın sinek riskinin başlamasından 1-21 gün öncesi başlanıp riskin bitişinden 1-4 hafta sonrasına kadar sürdürülmesi gerekmektedir. Bu yüzden, seyahat kararı alnınca, son günleri beklemeden konuyu gündeme almak gerekir.
Sıtma riskinin çok düşük olduğu yerlerde, sivrisineklere tedbir almanın yeterli olduğunu; ilaçla koruma desteğine ihtiyaç olmadığını söylemiştik. Riskin yüksek olduğu bölgelerde sivrisineklere tedbir yanında ilaçla korunma da gerekir. Falsiparum en ciddi tür olduğundan, falsiparum bulunan bölgelerde profilaksi konusunda daha cömert olmak gerekir. Buna karşılık vivaks ve novlısi türlerinde kemoprofilaksi için daha az hevesli olunabilir. Bu parazitler bölgede düşük orandaysa sivrisinek koruması yeterli olabilir. Vivaks ve ovale’de uyku dönemi söz konusu olduğundan, seyahat dönüşü ilaç korumasının sürdürülmesi daha da önemlidir.
Kullanılabilecek beş ana ilaç vardır (Bkz Tablo).
- Atovakuon/proguanilin (250/100 mg tablet) yan etkisi daha az ama daha pahalıdır. Kısa süreli seyahatler için yeğlenir. Günde bir kez alınır, 1-2 gün önce başlanıp 7 gün sonrasına kadar sürdürülür.
- Meflokin (250 mg tablet), uzun süreli seyahatlerde haftada bir kez alındığından tercih edilebilir. Haftada bir kez alınır. 2-3 hafta önce başlanıp 4 hafta sonrasına kadar sürdürülür.
- Doksisiklin (100 mg tablet) günde bir kez alınır, 1-2 gün önce başlanıp 4 hafta sonrasına kadar sürdürülür. Güneş hassasiyetine yol açabilir ve gebelikte kullanılamaz ama çok ucuzdur.
- Klorokin (500 mg tablet) haftada bir kez alınır, 1-2 gün önce başlanıp 4 hafta sonrasına kadar sürdürülür. Dünya Sağlık Örgütü, direnç yoksa klorokinin ilk tercih olabileceği tavsiyesindedir.
- Primakuin (26.3 mg tablet), vivaks türü parazitin olduğu bölgelerde kullanılır. Günde bir kez, iki adet alınır. 1-2 gün önce başlanıp 7 gün sonrasına kadar sürdürülür. Gebelerde kullanılamaz.
İlaç seçiminde en öncelikli konu, ilaç direncidir. Çünkü pek çok ülkede, klorokine karşı direnç gelişmiştir. Bazı ülkelerde de (Burmanın doğusu {Myanmar} ve Kamboçyanın batısı, Çin, Laos, Vietnam) meflokine direnç vardır. Doksisiklin ve Primakuin’i gebelerin kullanamayacağını söylemiştik. Atovakuon/ proguanilin gebelikte kullanımı konusu yeterince açık değildir. Gebelerde meflokin, 5 kilodan fazla çocuklarda atovakuon/proguanil tercih edilebilir. Tabii ki, alerji olduğunda da o ilaç kullanılmamalıdır. Sahte ilaç sorunu bu ilaçlar için de geçerlidir. Bu ilaçları o ülkelere gitmeden temin etmekte fayda vardır. Orijinal kutuda olmasına dikkat etmelidir.
- Atovakuon/proguanil ve Doksisiklin her bölgede ve her tür sıtma paraziti için kullanılabilir.
- Meflokin ve Klorokin, bu ilaçlara direncin olduğu bölgeler dışında (duyarlı olduğu bölgelerde) ve her tür sıtma paraziti için kullanılabilir.
- Plazmodyum vivaksın baskın olduğu bölgelere gidecekler için yukarda sayılan ilaçların yanı sıra Primakuin kullanılabilir. Tekrar belirtelim: En doğrusu, seyahat kararı alınınca ilaç seçimi için profesyonel yardım almaktır.
|
Atovakuon/ proguanil, 250/100 mg tablet
|
Meflokin, 250 mg tablet
|
Doksisiklin, 100 mg tablet
|
Klorokin, 500 mg tablet
|
Primakuin, 26.3 mg tablet
|
Başlangıç
|
1-2 gün önce
|
2-3 hafta önce
|
1-2 gün önce
|
1-2 gün önce
|
1-2 gün önce
|
Bitiş
|
7 gün sonrasına kadar
|
4 hafta sonrasına kadar
|
4 hafta sonrasına kadar
|
4 hafta sonrasına kadar
|
7 gün sonrasına kadar
|
Doz
|
Günde bir
|
Haftada bir
|
Günde bir
|
Haftada bir
|
Günde bir kez, iki adet
|
Gebelerde kullanım
|
Bilinmiyor
|
Evet
|
Hayır
|
Evet
|
Hayır
|
Klorokine dirençli P. falsiparum
|
Evet
|
Evet
|
Evet
|
|
|
Klorokine duyarlı P. falsiparum
|
Evet
|
Evet
|
Evet
|
Evet
|
|
Plazmodyum vivaks
|
Evet
|
Evet
|
Evet
|
Evet
|
Evet
|
Klorokin ve Meflokine dirençli P. falsiparum
|
Evet
|
|
Evet
|
|
|
SEYAHAT SONRASI SITMA RİSKİ
Sıtma, sıtmalı kanı taşıyan bir sivrisinek sokmasından yaklaşık 7-14 günlük bir kuluçka döneminin ardından belirti verir. Kısmî bağışıklığı olanlarda ve usulüne uygun olmayan şekilde ilaç koruması alanlarda bu süre daha uzun olabilir. Plazmodyum vivaks ve ovale’de olduğu gibi nükseden sıtmalarda, karaciğerde geçirilen uyku dönemi nedeniyle, hastalık belirtilerinin ortaya çıkması haftalar hatta aylar sonra bile olabilir! Bu sürenin 3 yıla kadar çıkabileceği söylenmektedir.
Bunun anlamı, sivrisinek sokmasını izleyen ilk bir haftadaki belirtilerin sıtmaya ait olmayacağı; buna karşılık seyahatten döndükten aylar sonra bile ortaya çıkan belirtilerin sıtmayla ilgili olabileceğidir. Bu yüzden, başta ateş olmak üzere halsizlik, bulantı gibi yakınmalarda mutlaka sıtma olasılığı göz önüne alınmalı ve riskli bölge seyahati konusunda başvurulan doktor bilgilendirilmelidir. Önemle vurgulayacağımız şeylerden biri de, sıtma tanısı ne kadar erken konur ve tedaviye ne kadar erken başlanırsa, başarı şansının o ölçüde artacağıdır.
Ayrıca koruyucu ilaç kullanmanın yüzde yüz koruma sağlayamayabileceği de bilinmelidir. (Tabii ki, bunu bilmek koruyucu ilaç kullanmayı savsaklama gerekçesi olmamalıdır!).
SITMANIN TANI VE TEDAVİSİ
Sıtmanın yaygın olduğu bir bölgeye seyahatten haftalar veya aylar sonra ortaya çıkan ateşli hastalıkta, bunun sıtmaya bağlı olabileceğinden kuşku duyulmalıdır. Başlangıçta hastalığa özgü belirtiler yoktur. Günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız solunum yolu veya mide-barsak enfeksiyonlarını düşündürecek şekilde, halsizlik, yorgunluk, üşüme, terleme, çarpıntı, nefes darlığı, öksürük, baş ağrısı, kas ağrısı, karın ağrısı, iştahsızlık, bulantı, kusma, ishal görülebilir.
Alyuvarların %5-10’undan fazlasının parazitin saldırısına uğradığı ve/veya organ yetmezliğine neden olan sıtmalar “ciddi” sıtma olarak nitelenir. Bunlarda bilinç bozukluğu, nöbet, kan şekeri düşüklüğü, kanda asit fazlalığı, böbrek işlevlerinde bozulma, akciğerleri su basması, kansızlık, karaciğer işlevlerinde bozulma, sarılık, diğer mikroplu hastalıklara yatkınlık gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Çocuklarda havale ve koma görülebilir. Gebelikte bebeğin de düşük, erken doğum, ölü doğum gibi riskleri vardır. Kuşkulu birinde doktor, sıtma parazitini görerek tanısını kesinleştirir. Bu amaçla enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir. Özellikle falsiparum tipinde, erken tanı, tedavi açısından çok önemlidir. Doktor, aldığı ve boyadığı kan örneğini, ışık mikroskobunda inceleyerek büyük ölçüde karar verebilir. Şayet tereddüde düşerse, parazite işaret eden hızlı tanı testlerine başvurabilir. Ayrıca uzman laboratuarlarca yapılabilen moleküler testler de vardır.
Sıtma tanısı konursa, enfeksiyon hastalıkları uzmanı, söz konusu parazite uygun tedaviyi verecektir.
ÖZETLE SEYAHAT EDECEKLER İÇİN SITMA
- Yurt dışına seyahat kararı aldığımızda, varış noktasındaki sağlık riskleri ve bu bağlamda sıtma riskini araştırmalıyız.
- Bunun için “Seyahat Sağlığı Merkezleri” ‘nden ücretsiz yararlanabileceğimiz gibi DSÖ (WHO) ve CDC’nin “travel” veb sayfalarına bakabiliriz.
- Sıtma, ekvatoru kuşatan tropikal ve subtropikal bölgelerde yaygındır. Liderlik Afrika’dadır. Güney ve Güneydoğu Asya, Orta ve Güney Amerika, Orta-Doğu da riskli bölgelerdir.
- Sıtmanın ölümcül bir hastalık olduğu unutulmamalı ve önlemler savsaklanmamalıdır.
- Sıtmanın yaygın olduğu bir bölgeye gidiyorsak, mutlaka sivrisinek koruması yapmalıyız. Bu amaçla,
- Anofel türü sivrisineklerin beslenme zamanı olan, güneşin batışından güneşin doğuşuna kadarki sürede; dışarıda, açık havada kalmamaya çalışmalıyız,
- Olabildiğince cildi açık bırakmayacak biçimde giyinmeyle özen göstermeliyiz,
- Açıkta kalan cilt bölgelerine DEET ve Pikardin gibi sinek kovucu (sineksavar) solüsyonlar sürebiliriz,
- Ortamda sivrisinek olasılığı varsa, cibinlikle uyuyabiliriz,
- Cibinlik, perde ve giysilere sivrisinek öldürücü Permethrin emdirebiliriz,
- Kapalı ortam tedbirleri alabiliriz.
- Sıtma riski yüksekse, sivrisinek koruması yanında koruyucu ilaç kullanmalıyız. Bu konuda kullanılabilecek ilaçlar konusunda profesyonel destek almak gerekir.
- Sıtmaya yakalandınızsa, 1-2 haftalık kuluçka ve aylar sürebilecek uyku döneminin ardından büyük olasılıkla, seyahat sonrası belirti verecektir. Bu nedenle sağlık sorunlarında seyahat hatırlanmalı ve doktor da bu konuda bilgilendirilmelidir. Erken tanı tedavi başarısını artıracaktır.
KAYNAKLAR
- Kajfasz P. Malaria prevention. Int Marit Health. 2009;60(1-2):67-70.
- Wellems TE, Miller LH. Two worlds of malaria. N Engl J Med. 2003;349:1496-98.
- Leder K1, Black J, O'Brien D, Greenwood Z, Kain KC, Schwartz E, Brown G, Torresi J. Malaria in travelers: a review of the GeoSentinel surveillance network. Clin Infect Dis. 2004 Oct 15;39(8):1104-12.