Bu yılın (2015) her ikisi de 29 Eylül’de yayımlanan iki çalışma, âdeta beni yalanlarcasına, kalsiyumun o kadar da fazla fayda sağlamadığını bildirdi.
Önce kendimi savunayım: drpozitif’te yazdıklarımın hemen hiç biri, benim özgün düşüncelerim değil. Olabildiğince en son tıp kaynaklarını gözden geçirerek konuyla ilgili güncel bilgiyi paylaşmaya çalışıyorum.
Sonra da tıp bilimini savunayım: Hem aylar önce yazdıklarım, hem de bugün paylaşacaklarım, geçerli tıp kaynaklarının söylemleridir. Aralarındaki tutarsızlık bilimin zaafı değil gücü ve üstünlüğüdür.
Bilim bir çıkarıma saplanıp kalmaz. Tekrar tekrar test eder, araştırır, geliştirir; her geçen gün yeni bilgiler eklenir ve her geçen gün biraz daha gerçeğe yaklaşır.
***
Gelelim yeni çalışmaların söylediklerine.
Paylaşacağım her iki çalışma da, bilimsel usullere uygun yapıldığı düşünülen geçmiş araştırmaların bir araya getirilip tek çalışmaymış gibi değerlendirildiği “sistematik gözden geçirme ve meta-analiz” dediğimiz çalışmalardır. Dolayısıyla bunların çok fazla sayıda olgunun değerlendirildiği, hata payı daha az çalışmalar olduğunu söyleyebiliriz.
Her iki çalışmanın da 50 yaş üstündeki kişileri kapsadığı görülüyor.
- Kalsiyumdan zengin diyet, süt veya süt ürünü almanın hem toplam, hem de tek tek kalça, omurga, önkol kırık riskini etkilemediği;
- Ağızdan –ilaç şeklinde- kalsiyum desteği almanın, toplam kırık riskini %11, omurga kırığı riskini %14 azalttığı; önkol kırığı riskini etkilemediği belirlendi.
Kalsiyumun kemik mineral yoğunluğu (“bone mineral density”) üstüne tesirini araştıran
ikinci çalışmada,
- Gıdalarla alınan kalsiyumun, kemik mineral yoğunluğunda %0,6-1,8;
- Ağızdan –ilaç şeklinde- kalsiyum desteği almanın, kemik mineral yoğunluğunda %0,7-1,8 artış sağladığı saptandı.
- Bu küçük artışlar en başta gerçekleşiyor ama sonra benzer artışlar devam etmiyordu.
***
Her iki çalışmanın bize söylediği, ister diyetle, ister destek şeklinde alınsın, 50 yaşın üstündekilerde, kalsiyumun kırık riskine ve kemik mineral yoğunluğuna tesirinin –olmadığı değil ama- pek az olduğudur.
Kalsiyumun böbrek taşı riskini artırma, mide-bağırsak yakınmalarına yol açma, kabızlık, kalp ve damar hastalıklarını artırma gibi muhtemel yan tesirleri göz önüne alınınca, ister istemez, “fazladan kalsiyum almak için çabaya değer mi?” sorusu akla geliyor.
Muteber kuruluşların kılavuzlarında henüz bir değişiklik yapmadıklarını; benim başta belirttiğim iki yazıdaki günde 1000-1200 miligram kalsiyum almaya özen gösterilmesi tavsiyesinin hala geçerliğini koruduğunu belirtmeliyim. Ve kalsiyumun kan basıncını kontrolde de faydalı olabileceğini eklemeliyim.
***
Elli yaş üstünde fazladan kalsiyum almak, kemik kırık riskine ve kemik mineral yoğunluğuna etkisiz değil ama pek az etkiliymiş gibi görünüyor.
Bu çalışmalar, yalnız kalsiyum değil, D vitamininin kemiklere tesiri yönünden de kulaklara kar suyu kaçıracak gibi görünüyor. Çünkü her iki çalışmada da tek başına kalsiyum almakla, kalsiyumun D vitamini ile birlikte alınmasının sonuçları birbirinden çok farklı görünmüyor.
Sanırım, daha doğru tavsiyeler için biraz daha beklememiz gerekecek…