Harvard Üniversitesi Kamu Sağlığı Okulu
sitesinden kısaltılarak çevrilmiştir.
Orjinal yazı için: www.hsph.harvard.edu
"Az yağ ve az kolesterollü bir
diyet uygulayın" Bu basit tavsiyeyi son yirmi yılda o kadar çok duyduk
ki, çoğumuz bunu uykumuzda bile tekrarlayabiliriz. Bu, hem kilo vermenin
hem de kanser ve kalp hastalığını önlemenin yolu diye takdim edilince
hem halk hem de gıda endüstrisi bu anlayışın üzerine atladı.
Bu basit mesaj bugün, maalesef, eskimiş bulunuyor. Ayrıntılı araştırmalar,
özellikle Harvard'da yapılanlar, diyet içindeki toplam yağ miktarının,
ister yüksek, ister düşük olsun, hastalıklarla doğrudan bir bağlantısının
bulunmadığını gösteriyor. Asıl önemli olan, diyet içindeki yağların cinsi.
Bazı hastalıklara yakalanma tehlikesini arttıran kötü yağlar var; aynı
riski azaltan iyi yağlar var. Yapılması gereken, kötü yağların yerine
iyilerini tüketmek.
Peki besinlerdeki kolesterol? Diyet kolestrolünün kalp hastalığı ile bağlantısı
bulunduğu doğru ama yiyeceklerdeki kolesterol, bugüne kadar gösterildiği
derecede kötü değil. Asıl suçlu, yiyeceklerdeki değil, kan kolesterolü-kanınızda
dolaşan kolesterol. Yüksek kan kolesterol seviyeleri, kalp hastalığı riskini
önemli ölçüde arttırıyor. Fakat-bu size şaşırtıcı gelebilir-besinlerdeki
kolesterol miktarı ile kan kolesterolü birbirine sıkı sıkıya bağlı değil.
Kan kolesterolü düzeyini belirleyen en önemli etken, diyet içindeki yağların
cinsi.
Diyetimizdeki yağlar |
Yağın cinsi |
Yağın kaynağı |
Oda sıcaklığındaki hali |
Kolesterol düzeylerine etkisi |
Tekli doymamış
(Monounsaturated) |
Zeytin, zeytin yağı, kolza yağı, fıstık yağı, kaşiv, badem, fıstık,
diğer kuru yemişlerin çoğu, avakado. |
Sıvı |
LDL'yi azaltır; HDL'yi arttırır |
Çoklu doymamış
(Polyunsaturated) |
Mısır, soya, pamuk yağları; balık. |
Sıvı |
LDL'yi azaltır; HDL'yi arttırır |
Doymuş |
Tam yağlı süt, tereyağı, peynir, dondurma, kırmızı et, çikolata,
hindistan cevizi, hindistan cevizinin sütü ve yağı. |
Katı |
Hem LDL hem de HDL'yi arttırır. |
Trans |
Yemeklik ve kahvaltılık margarinlerin çoğu, kısmen hidrojene bitkisel
yağlar, derin tavada kızartılmış patates, "fast food"ların ve ticari
fırın ürünlerinin (bisküi, hazır kek, v. s.) çoğunluğu. |
Katı veya yarı katı |
LDL' yi arttırır. |
Kolesterol-kalp hastalığı bağlantısı
Kolesterol, balmumuna benzer bir maddedir. Karaciğerde üretilir; sonra
lipoproteinler denilen taşıyıcılara bağlanır. Bu taşıyıcılar kolesterolün
kanda çözünerek vücudun bütün kesimlerine ulaşmasını sağlar. Niçin? Çünkü
kolesterol, hücre zarının, bazı hormonların ve vitamin D'nin oluşmasında
kilit rol oynar.
Ancak, kandaki kolesterolün fazlalığı problem çıkarır. 1960 ve 70'lerde
bilim adamları yüksek kan kolesterolü düzeyiyle kalp hastalığı arasındaki
bağlantıyı belirlediler. Atardamarların içinde kolesterol birikintileri
oluşabilir. Plak denilen bu birikintiler, kan akışını yavaşlatacak, hatta
tamamen durduracak ölçülerde damarı daraltabilir. Ateroskleroz denilen
bu daraltma süreci genellikle kalbi besleyen atar damarlarda (koroner
arterlerde) sıkça ortaya çıkar. Kalbin bazı bölümleri kan ve dolayısıyla
oksijen ve diğer besinleri alamayınca anjin denilen göğüs ağrıları ortaya
çıkar. Bu plaklar parçalanarak pıhtı halinde dolaşmaya başlayabilir. Pıhtı,
kalp krizine veya inmeye ve ani ölümlere yol açabilir. İyi haber, kolesterol
birikiminin yavaşlatılabileceği, durdurulabileceği hatta geri çevrilebileceğidir.
Koltsterol taşıyan lipoproteinler ateroskleroz plaklarının ve kalp hastalığının
gelişmesinde merkezî rol oynarlar. İki temel lipoprotein cinsi birbirine
zıt yönde çalışır.
Düşük yoğunluklu lipoproteinler (LDL), karaciğerden, vücudun diğer kısımlarına
kolesterol taşır. Kanda çok fazla LDL kolesterol varsa, kalp atar damarlarının
duvarlarında birikme olabilir. Bu yüzden LDL kolesterole genellikle "kötü"
kolesterol denir.
Yüksek yoğunluklu lipoproteinler (HDL) kolestrolü kandan alıp karaciğere
iade eder. Karaciğer kolesterolü işleyerek vücuttan atılacak hale getirir.
HDL, fazla kolesterolün kalp damarlarında birikmesi ihtimalini azaltır;
bu yüzden HDL kolesterole genellikle "iyi" kolesterol denir.
Kolestrol ölçümü yaptırdığınızda sonuç size kanınızdaki toplam koltsterolü
verecektir. Eğer kan örneğini vermeden bir gece aç kalmışsanız, tahlil
sonuçları HDL ve LDL seviyelerinizi de ayrı ayrı vermelidir. Genel olarak,
LDL'niz ne kadar yüksek ve HDL'niz ne kadar düşükse ateroskleroz ve kalp
hastalığı riskiniz de o derece yüksektir.
Yirmi yaşın üstündeki yetişkinler için aşağıdaki hedef seviyeler tavsiye
edilir:
- Toplam kolesterol desilitrede 200 miligramın
(mg/dl) altında olmalı
- HDL kolesterol düzeyi 40 mg/dl'nin üstünde
olmalı
- LDL kolesterol düzeyi 100 mg/dl'nin altında
olmalı
Diyet içindeki yağlar, diyet içindeki kolesterol ve kandaki kolesterol
düzeyleri
Kandaki kolesterol düzeyinin en önemli belirleyicilerinden biri diyet
içindeki yağdır-daha önce de belirttiğimiz gibi toplam yağ değil, bazı
belirli yağ cinsleri. Araştırmalar, bazı yağ cinslerinin kan kolesterolüne
iyi geldiğini, bazılarının ise kötü geldiğini açıkça göstermiştir. Besinlerdeki
kolesterol miktarı da kan kolestrolü seviyesini etkiler ama bu etki birçoğunun
sandığı kadar büyük ölçülerde değildir. Kolesterolü yüksek bazı insanlarda,
diyet içindeki kolesterol miktarının azaltılmasının kan kolesterol seviyeleri
üzerinde faydalı fakat küçük bir etkisi olduğu gözlenmiştir. Fakat başka
gruplarda, yenilen kolesterolle kanda dolaşan kolesterol seviyeler arasında
pek bir bağlantı bulunamamıştır.
Diyet içindeki kolesterol ve yumurta
Yüksel kan kolesterolü seviyelerinin kalp hastalığı riskini arttırdığı
iyi bilinmektedir; fakat bilimsel araştırmalar, bir insanın tükettiği
kolesterol miktarı ile kan kolesterolü ve kalp hastalığı riski arasında
o kadar güçlü bir ilişki olmadığını ortaya koymuştur. 80.000'in üstünde
kadın hemşire üzerinde yapılan bir incelemede, Harvard araştırmacıları,
diyet içindeki her 1000 kalori için kolesterol tüketiminin 200 mg arttırılmasının
(bu kabaca günde bir yumurta yemeğe karşılık gelir) kalp hastalığı riskini
anlamlı miktarda arttırmadığını buldular.
Yumurta
İyi niyetli doktor ve bilim adamlarının yüksek kolesterol içerdiği için
uzun zamandan beri lanetini çeken yumurta şimdi biraz beraat etmiş görünüyor.
Harvard'lı araştırmacıların son zamanlardaki bulguları, makul ölçülerde
yumurta tüketiminin - günde bir adede kadar - sağlıklı kişilerde kalp
hastalığı riskini arttırmadığını göstermektedir. Yumurtanın sarısında
bol kolesterol bulunduğu ve bu yüzden kan kolesterol seviyelerini az da
olsa yükselteceği doğrudur. Fakat yumurtada, kalp hastalığı riskini azaltan
proteinler, B12 ve D vitaminleri, riboflavin ve folat gibi besinler de
vardır.
Dolayısıyla, makul miktarlarda yendiğinde yumurta sağlıklı bir diyetin
parçası olabilir. Ancak şeker hastalığı bulunanlar, haftada iki-üç yumurtanın
üstüne çıkmasalar iyi olur; Hemşire Sağlığı Araştırması, şekerlilerde,
günde bir yumurtanın kalp hastalığı riskini arttırdığını belirlemiştir.
Benzer şekilde, kan kolesterol seviyelerini kontrolde güçlük çekenler
de dikkatli davranmalı ve yumurta sarısı yerine yumurtanın akıyla hazırlanmış
besinleri tercih etmelidir. (dr. pozitif'in notu: Bu konuda, pozitif dergi'de
daha önce yayınlanan "Yumurta Zararlı
mı?" başlıklı yazı, daha ayrıntılı bilgi vermektedir.)
Kötü yağlar
Bazı yağlar, kan kolesterol düzeylerini yükselttikleri için kötüdür.
Doymuş yağlar
Doymuş yağlar çoğunlukla hayvan kökenlidir. Yağda, deniz ürünlerinde,
tam yağlı mandıra ürünlerinde (peynir, süt ve dondurma), kanatlıların
derisinde ve yumurta sarısında bulunur. Bazı bitkisel besinler de doymuş
yağ bakımından zengindir. Hindistan cevizi, hindistan cevizi yağı, hurma
yağı ve hurma çekirdeği yağı böyledir. Doymuş yağlar, toplam kan kolesterolü
düzeylerini diyet kolesterolünden daha çok yükseltir; fakat bunlar, hem
"kötü" LDL kolesterolü, hem de "iyi" HDL kolesterolü birlikte yükeltmektedir.
Trans yağlar
Trans yağ asitleri, sıvı bitki yağlarını hidrojen bulunan bir ortamda
ısıtarak elde edilir. Bu süreç, hidrojenleme olarak bilinir. Yağ ne kadar
hidrojene ise oda sıcaklığında o kadar katı olacaktır. Meselâ kaplarda
satılan, "kolay sürülen" margarin, daha az hidrojenedir, dolayısıyla çubuk
veya diğer sert margarinlerden daha az trans yağ taşır.
Diyet içindeki trans yağların çoğu ticarî hazır fırın ürünlerinde, margarinlerde,
ayakta atıştırılan yiyeceklerde ve işlenmiş yiyeceklerde bulunur. Ticarî
kızartma besinler, meselâ kızarmış patates bol trans yağ taşır.
Trans yağlar, kolesterol düzeyleri bakımından doymuş yağlardan kötüdür;
çünkü bunlar LDL (kötü) kolesterolü yükseltmekle kalmaz, HDL (iyi) kolesterolü
de düşürürler.
İyi
yağlar
Bazı yağlar, kan kolesterol düzeylerini iyileştirdikleri için iyidirler.
Doymamış yağlar-çoklu doymamış yağlar
ve tekli doymamış yağlar.
Doymamış yağlar, bitki kökenli ürünlerde bulunur; meselâ bitkisel yağlar,
fındık-fıstık ve tohumlardan yapılan gıda maddelerinde. Başlıca iki kısma
ayrılırlar: Çoklu doymamış yağlar (yüksek miktarlarda ayçiçeği, mısır
ve soya yağında bulunur) ve tekli doymamış yağlar (fıstık, kolza ve zeytin
yağında yüksek miktarlarda bulunur). Karbonhidrat yerine çoklu ve tekli
doymamış yağların yenildiği çalışmalarda, bu iyi yağların LDL düzeylerini
düşürürken HDL düzeylerini çıkardığı gözlendi.
Yaygın kullanılan yağlarda
yağ cinslerinin yüzdesi * |
Yağ |
Doymuş |
Tekli doyma-mış |
Çoklu doyma-mış |
Trans |
Kolza |
7 |
58 |
29 |
0 |
Ay çiçeği |
10 |
20 |
66 |
0 |
Mısır |
13 |
24 |
60 |
0 |
Zeytin |
13 |
72 |
8 |
0 |
Soya |
16 |
44 |
37 |
0 |
Yer fıstığı |
17 |
49 |
32 |
0 |
Hurma |
50 |
37 |
10 |
0 |
Hindistan cevizi |
87 |
6 |
2 |
0 |
Yemeklik Yağlar |
Yemeklik Margarin |
22 |
29 |
29 |
18 |
İç yağı |
39 |
44 |
11 |
1 |
Tere yağı |
60 |
26 |
5 |
5 |
Kahvaltılık yağlar |
Katı ve çubuk şeklindeki margarinler** |
18 |
2 |
29 |
23 |
Yumuşak kap içinde, "kolay sürülen" margarinler |
17 |
25 |
48 |
8 |
*Değerler, toplam yağ miktarı içindeki yüzelerdir.
Veriler, Harvard School of Public Health Lipid Laboratory ve U.
S. D. A. (A. B. D. Tarım Bakanlığı) yayınlarından alınmıştır.
**Verilenler, tipik ortalama değerlerdir; markadan markaya farklar
olabilir. |
Diyet içindeki yağlar ve kalp hastalığı-
%30 tavsiyesinin ötesi
Birçok sağlık kuruluşu, meselâ, Amerikan Diyetetik Derneği, Amerikan Diyabet
Derneği ve Amerikan Kalp Derneği, hastalığa karşı önlem olarak, günlük
yağ tüketiminin, alınan tolam kalorinin %30'undan fazla olmamasını salık
vermektedir. Ancak, sağlıklı bir diyet için belirlenmiş "en uygun" toplam
yağ miktarı yoktur.
Harvard araştırmacılarının son yirmi yılda iki geniş kapsamlı araştırmada
ayrıntılı biçimde inceledikleri konulardan biri, yağ tüketimi ile sağlık
arasındaki ilişkidir. Hemşire Sağlığı Araştırması ve Sağlık Profesyonelleri
Takip Araştırması'nda genel olarak yağlardan alınan kalorilerin yüzdesi
ile önemli sağlık sonuçları arasında, kanser, kalp hastalığı ve şişmanlık
dahil, herhangibir bağlantı bulunamamıştır.
Ancak, diyet içindeki yağın cinsinin önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Farklı
yağlarla kalp hastalığı arasında açıkça belirlenen bağlantılar vardır.
Yağ tüketiminin kalp sağlığına etkisinin büyük çapta kandaki kolesterol
düzeyleri yoluyla gerçekleştiği de açıktır.
Kötü yağlardan-doymuş ve trans-arasında trans yağların kalp sağlığının
çok daha kötü olduğu belirlenmiştir. Hemşire Sağlığ Araştırması, günde
sadece 30 kalori (7 gram) karbonhidrat yerine 30 kalorilik (4 gram) trans
yağ alınmasının, kalp hastalığı riskini iki katına çıkardığı bulunmuştur.
Doymuş yağlar da riski arttırmaktadır; fakat bu derecelerde değil.
İyi yağlara gelince. İster tekli doymamış, ister çoklu doymamışlardan
gerekli miktarlarda alınmasının kalp hastalığı riskini azalttığının bol
ve tutarlı delili bulunmuştur. Hemşire Sağlığ Araştırması'nda, Harvard
araştırmacıları, 80 kalorilik karbonhidrat yerine 80 kalorilik tekli veya
çoklu doymamış yağ alındığında kalp krizi riskinin yüzde 30 ilâ 40 azaldığını
gözlemişlerdir.
Omega-3 denilen çoklu doymamış yağ bakımından zengin bir kaynak olan balık,
geçmişde de kalp hastalığı riskini azaltma potansiyeli bakımından dikkatleri
üzerinde toplamıştır. Bu düşünceyi destekleyecek bazı araştırmalar yapıldıysa
da bunların hepsi tutarlı sonuçlar vermemişti. Fakat son zamanlarda tamamlanan
büyük kapsamlı bir çalışma, 3,5 yıl boyunca günde 1 gram omega-3 yağ asidi
alınmasının, daha önce kalp krizi geçirmiş hastalarda kalp hastalığından
ölme riskini yüzde 25 azalttığı belirlenmiştir. (Bu kadar omega-3 yağ
asidi almak için günde 1 porsiyon uskumru, somon, sardalya veya kılıç
balığı tüketmek gerekiyor) Bu konuda daha fazla araştırma yapma gereği
vardır; ancak bu kadar bilgiyle bile, diyetinize balık ilavesinin sizi
kalp hastalığından koruyabileceğini söyleyebiliriz. Buna karşılık balık
yemenin herhangi bir riski yoktur. Amerikan Kalp Derneği, herkesin haftada
en az iki porsiyon balık yemesini tavsiye etmektedir.
Diyet içindeki yağ miktarı ve şişmanlık
Ne kadar yağ yerseniz o kadar yağlanacağınız ve kilo alacağınız yaygın
kanaattir. Son on yılda verilen beslenme nasihatlerinin çoğunun toplam
yağ tüketimini azaltmaya yönelmesi; yağ tüketimini kısarken karbonhidrat
tüketimini arttırmaya odaklanması bu kanaati güçlendirmiştir. Ancak son
veriler, bu tavsiyenin gerçeğe dayanmadığını ortaya koyuyor. A. B. D.'de,
tüketilen yağ miktarı azaldığı halde şişmanlık başını alıp gitmiştir.
Birçok çalışma, düşük yağ diyetlerinin kısa vadede kilo verdirdiğini gösteriyor.
Fakat birçok rejim, kısa vadede başarılı gibi görünür. Buna karşılık,
düşük yağlı diyetlerin, genel nüfusun yağ tüketimine yakın yağ ihtiva
eden diyetlerden bir üstünlüğünün bulunmadığını göstermektedir.
Bu konuda da daha fazla araştırmaya gerek duyuluyor. Fakat gerek kilo
vermek, gerekse sağlıklı bir kiloyu muhafaza etmek için makul bir tavsiye,
günlük kalori tüketiminizle aldığınız besin arasında denge kurmanızdır.
Egzersizin alışkanlık haline getirilmesi de bilhassa faydalıdır.
Yağ tüketiminde sonuç
Değişik yağ cinslerinin değişik-ve kafa karıştırıcı-sağlık etkileri bulunmakla
birlikte temel mesaj basittir: Kötü yağları yemeyin, onların yerine iyi
yağları alın. Diyetinizdeki trans ve doymuş yağları mümkün olduğunca azaltmaya,
onların yerine çoklu ve tekli doymamış yağları koymaya gayret edin.
Bunlar içinde baş edilmesi en zor olanlar trans yağlardır. Çünkü bunlar
her zaman besin değerleri etiketinde görünmez ve çok çeşitli besin tiplerinin
içinde gizlenirler. Fakat trans yağlar konusundaki farkındalık arttıkça
gittikçe daha fazla "trans yağ bulunmayan" ürünler ortaya çıkacaktır.
Bu Avrupa için özellikle doğrudur; fakat A. B. D.'de de birçok benzeri
ürün, bu arada trans yağsız margarinler (veya başka bir deyişle hidrojene
yağ bulunmayan margarinler) ortaya çıkmaktadır. Trans yağ miktarının etikette
belirtilmesi şu ana kadar, üreticinin seçimine bırakılmıştı. Fakat, Tıp
Enstitüsü'nün, trans yağların zararsız sayılabilecek bir dozunun bulunmadığına
dair raporu çıktıktan sonra FDA, besin etiketlerinde trans yağların da
belirtilmesini zorunlu kılmışıtr. Bu karar, yıllar süren duruşmalar, yorumlar
ve müzakerelerden sonra alınmıştır. Fakat trans yağ etiketlerinin görünmeye
başlamasına henüz birkaç yıl var ve o zamana kadar belirli bir besinin
trans yağ ihtiva edip etmediğini belirlemek için dedektiflik yapmak gerekecektir.
İçindekiler listesinde "hidrojene yağ" ifadesini arayın. Listede bu ifade
ne kadar önde ise, yiyecekte o kadar çok trans yağ var demektir.
Trans yağ tüketimini azaltmak için ip uçları:
-
Sıvı bitki yağlarını veya kap içinde satılan yumuşak ("kolay sürülen") margarinleri seçin. Bunlarda trans yağ yoktur veya azdır.
-
Ticarî fırınlanmış ürünleri, bisküi, hazır kek gibi ürünleri, işlenmiş
yiyecekleri ve "fast food" tipi yiyecekleri azaltın.
- Hidrojene veya kısmen hidrojene yağdan kurtulamıyorsanız, içindekiler
listesinde bu yağların en sonlarda yer aldığı ürünleri tercih edin. (Listelerdeki
sıralama üründe en çok bulunan maddeden, en az bulunana doğrudur.)