En sık görülen yan tesir, %44 kadar sıklıkla kuru öksürüktür. Genellikle ilk 10 dakikada görülür ve az önce de söylediğim gibi birkaç yudum su içmekle geçer. İlaca alıştıkça, aylar ve yıllar içinde öksürük ihtimali azalır ve %17’lere kadar düşer. Öksürük yüzünden hastaların %3 kadarının ilacı bıraktığı bildirilmiş. Boğazda tahriş ve ağrı görülmesi de mümkündür.
Tıkayıcı solunum yolu hastalığı olanlarda (KOAH ve astımlı hastalarda) soluk yollarını birden tıkayabildiğinden, bu hastaların Afrezza’yı –kesinlikle- kullanmamaları gerekiyor.
Sigara da ilacın emilimini çok değiştirebiliyor. Hem güvenlik konusunda kuşkular, hem de emilim baştan öngörülemediğinden, sigara içenlerin ve son 6 ay içinde sigarayı bırakmış olanların da kullanmaması tavsiye ediliyor. Hatta bir çalışma, kendi sigara içmediği halde, sigara içilen ortamda bulunan pasif içicilerde, ilacın emiliminin %30 kadar düşebildiğini göstermiş. Benzer şekilde 18 yaş altında etkinliği ve güvenilirliği iyi bilinmediğinden şimdilik önerilmiyor.
Afrezza ile ilgili en çok tartışılan şeylerden biri, soluk yollarına zarar verip vermediğidir. Bu bakımdan önceki ürün Exubera’ya göre daha iyidir. 12 saat sonra akciğerde kalan ilaç miktarı Exubera’da %9 iken, Afrezza’da %0,3 kadardır. Yani ürün büyük ölçüde emilmekte ve pek azı soluk yollarında kalmaktadır. Üründeki dolgu maddesi (fumaril diketopiperazin) değişime uğramadan idrarla atılmaktadır.
Ama az da olsa solunum yollarını etkiler. Solunum işlevini değerlendirmek için yapılan testte (spirometri), zorlu solumanın ilk saniyesinde atılan hava miktarı (FEV1), ilk 3 ayda düşüş göstermektedir. Ancak bu düşüş devam etmemektedir; yani ilerleyici değildir. Ancak elde çok uzun dönem sonuçları yoktur. Bugün için, hem Afrezza tedavisine başlamadan önce, hem de tedavinin her 6 ayında bir solunum işlevleri için test yapılması önerilmektedir.
Bir başka sorun akciğer kanseridir. Exubera’da akciğer kanseri sıklığının 4, akciğer kanserinden ölümün 3 kata yakın arttığı saptanmıştı. Affrezza için de az da olsa artış bildiren iki çalışma mevcuttur. Ama kanser riski, ilacın kullanılmasına onay vermeyi engelleyecek ölçüde bulunmamıştır. Sadece akciğer kanserlilerin kullanmaması önerisiyle yetinilmiştir.
Afrezzanın tıkayıcı solunum yolu hastalarında kullanılmaması gerekiyor. Ayrıca sigara içenlerde ve 18 yaş altındakilerde kullanılması önerilmiyor.
Afrezza kullananların kan şekeri kontrolü, öğüne bağlı kan şekeri yükselmesi için cilt altından kullanılan insülinlere göre az da olsa, daha kötüdür. Son 3 aydaki kan şekeri seyrinin bir ölçüsü sayılan HbA1c testinin, Afrezza kullananlarda biraz daha az düştüğü bildirildi.
Ayrıca Afrezza kullananlarda diyabetik ketoasidoz dediğimiz şeker komasının daha sık görüldüğü belirlendi. Bu yüzden bu yönden riskli hastalarda Afrezza kullanılmaması tavsiye edilmektedir.
Şeker kontrolüyle ilgili bir başka olumsuzluk, belli bir dozdan sonra, artan dozun tesirde artışa yol açmayışıdır. Yani bir tavan dozu vardır.
Buna karşılık karşılaştırmalı çalışmalar, Afrezza ile, öğüne bağlı kan şekeri yükselmesi için cilt altından kullanılan insülinlere göre kan şekerinde aşırı düşüş (hipoglisemi) ve insüline bağlı kilo artışı riskinin daha düşük olduğunu gösterdi. Verildikten sonraki ilk 2-3 saat dikkate alındığında, kan şeker düşüşünün daha fazla oluşunu da üstünlük olarak sayabiliriz.
Tüm insülinlerde olduğu gibi kanda potasyum düşmesi riskini artırabiliyor. Yine diğer insülinlere benzer şekilde, tiazolidinedion grubu ağızdan şeker ilacı alanlarda vücutta sıvı toplanması (ödem) ve kalp yetmezliği riskini artırabiliyor. Çok sık olmasa da alerji de mümkündür.
***
Son olarak, Afrezza’nın fiyatının ABD’de öğüne bağlı kan şekeri yükselmesi için cilt altından kullanılan insülinlerin fiyatının iki katından fazla olduğunu belirteyim.
Bütün bunlardan sonra, Türkiye’de de piyasaya çıkarsa, hekim ve hastaların yaklaşımı ne olur, kestirmek zor! Ama paylaştığım bilgilerin tümü yan yana getirilince, işinin o kadar kolay olmadığı söylenebilir.