Koroner kalp hastalığı yani kalbi besleyen damarların tıkanıklığı, günümüzün en önemli ölüm nedenidir. Bunun durduk yerde olmadığını; bazısını değiştirebileceğimiz, bazısını değiştiremeyeceğimiz birtakım unsurların kalp damarlarının daralmasını kolaylaştırdığını biliyoruz. Bunların neler olduğunu “Damar sertliği için neler yapabiliriz?” sayfamızdan görebilirsiniz. Hatta “Kalp riski: önümüzdeki on yılda kalp hastalığı geçirme ihtimali hesap makinesi” sayfamıza gidip önümüzdeki on yılda kalp hastalığı geçirme ihtimalinizi hesaplayabilirsiniz.
Son birkaç on yılda değiştirilebilir risk faktörleriyle daha etkin bir biçimde savaşılmaya başlandı. Bu savaşın iki ayağı olduğunu söyleyebiliriz.
- İlki ilaçlarla yapılan, risk faktörleriyle daha etkili savaştır. Özellikle bu konuda kötü kolesterolle ve tansiyon yüksekliğiyle savaş başta olmak üzere, hayli mesafe alındığını söylemek mümkün.
- İkincisi yaşam tarzı değişikliğidir. Aslında yaşam tarzı değişikliği hem daha etkin, hem daha ucuz olmasına; hastalığı ortaya çıkmadan önleyebilme imkânı vermesine rağmen bu konuda yeterince başarılı olduğumuz söylenemez.
Özellikle ilaç tedavisindeki başarının, koroner kalp hastalığının görülme sıklığını azaltmaya başladığı görülmektedir. Ama bu başarı, koroner kalp hastalığını, en önemli ölüm nedeni tahtından indirmeye yetmemiştir. Bunda, yalnızca ilaçlara bel bağlamak, sağlıklı yaşam tarzına gereken hassasiyeti göstermemek rol oynuyor olabilir mi?
***
2014 yılı sonlarında yapılan bir çalışma, bu sorunun yanıtına yardımcı olabilir. En başından, bu çalışmanın sağlıklı yaşam tarzının gerçekten son derece önemli olduğunu gösterdiğini söyleyebilirim. Çalışma İsveç’te yapılmış. Kanser, kalp ve damar hastalığı, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği ve yüksek kolesterol sorunlarından hiç biri olmayan ve yaşları 45 ile 79 arasında 20.721 erkek, 1997 yılında takibe alınmış. Takip 2009 yılına kadar, 11 yıl sürdürülmüş.
Onbiryıl boyunca diyet, alkol tüketimi, sigara içimi, hareketlilik ve bel çevresi izlenmiş.
1997-2009 arasında, bu 20.721 kişiden, 1.361’i kalp krizi (miyokart enfarktüsü) geçirmiş.
- Sebze, meyve, bakliyat, kabuklu kuruyemiş, az yağlı süt ürünleri, tam tahıl ve balıktan zengin; kırmızı ve işlenmiş et, patates kızartması, katı yağ, tam yağlı peynir, beyaz ekmek, işlenmiş tahıl ve tatlılardan fakir bir diyete en iyi uyum gösteren beşte birlik dilimin, diğerlerine göre %18,
- Günde 10-30 gram alkol alanların, bu sınırların dışında kalanlara göre %11,
- Hayatında hiç sigara içmemiş yada sigarayı en az 20 yıl önce bırakmış olanların, diğerlerine göre %36,
- Günde 40 dakika veya üstü yürüyen yada bisiklet kullanan ve haftada en az 1 saat egzersiz yapanların, bunların altında hareket edenlere göre %3,
- Karın yağlanmasının bir ölçüsü olarak, bel çevresi 95 santimetrenin altında olanların, daha geniş bellilere göre %12 daha az kalp krizi geçirdikleri saptamış. (Bakınız Grafik)
Yukarıdaki sağlıklı yaşam hedeflerini gerçekleştirenlerde, D diyet, A alkol, S sigara, H hareketlilik, B bel çevresi hedefini göstermek üzere, ilk yüzde en yüksek risk dilimindekilere, ikinci yüzde sağlıklı yaşam önerisine uymayanların tümüne göre olmak üzere, sırasıyla kalp krizi risk azalması,
- D hedefini gerçekleştirenlerde %26 ve %18,
- D+A hedefini birlikte gerçekleştirenlerde %35 ve %25,
- D+A+S hedefini birlikte gerçekleştirenlerde %64 ve %46,
- D+A+S+H hedefini birlikte gerçekleştirenlerde %76 ve %64,
- D+A+S+H+B hedefini birlikte gerçekleştirenlerde %86 ve %79 oranındaydı. (Bakınız Grafik)
Çalışmadan çıkan sonuç, erkeklerin;
- sigara içmemek,
- sağlıklı diyet hedeflerine uyum göstermek
- (sebze, meyve, bakliyat, kabuklu kuruyemiş, az yağlı süt ürünleri, tam tahıl ve balıktan zengin;
- kırmızı ve işlenmiş et, patates kızartması, katı yağ, tam yağlı peynir, beyaz ekmek, işlenmiş tahıl ve tatlılardan fakir bir diyet),
- göbeklenmemek,
- yeterince hareketli olmak
- ve makul miktarda alkol almakla;
bunları yapmayan birine göre, kalp krizi geçirme riskini yaklaşık olarak beşte dört (yüzde seksen) oranında önleyebilecekleridir.
Bu çalışmada makul miktarda alkol alımı, kalp hastalığına olumlu yansıyor görünmekle birlikte, genel sağlığa olumsuz etkileri nedeniyle, son tahlilde alkol almanın önerilmediği de not olarak belirtilmiş.