Memeli canlılarda iki tip yağ dokusu vardır. İlki, enerji depomuz olarak iş gören ve fazlalığından yakındığımız (hani şu şişmanladıkça artan) beyaz yağ dokusudur. Diğeri ise, yakın zamana kadar üstünde pek durmadığımız ve daha çok soğuktan koruyucu olduğu düşünülen kahverengi yağ dokusu.
Son yıllarda, kahverengi yağ dokusu eskisinden daha fazla ilgi görmeye başladı. Bunun nedenlerinden biri, eskiden bu dokunun bazı kemirgenler ve kış uykusuna yatan hayvanlar yanında, insanlarda yalnızca yeni doğan bebeklerde olduğuna inanılmasıydı. Oysa özellikle kanser taramalarında kullanılan PET-CT denilen tomografi incelemeleriyle, kahverengi yağ dokusunun her yaş ve cinsten insanda bulunduğu saptandı. Bu incelemelerde kahverengi yağ dokusunun daha çok boyun ve köprücük kemiği civarında, aort dediğimiz ana atardamarın iki yanında ve böbreklerin üst kısmında bulunduğu görüldü (Bkz ŞekilDiabetes Metab J. Feb 2013; 37(1): 22–29’dan alıntılandı).
Kahverengi yağ dokusuna artan ilginin diğer nedeni, aşağıda biraz daha ayrıntılandırdığımızda göreceğimiz gibi, bu dokunun kilo kaybıyla ilişkilendirilmesi; böylelikle kilo kaybı yanında kiloyla ilişkili metabolik bazı hastalıkların tedavisinde yararlanılabileceği ümidiydi.
***
Aldığımız besinlerin tümü değilse de, çok büyük bir kısmı yakılarak (okside edilerek) enerjiye dönüştürülür. Yakılan iki büyük besin grubu, yağlar ve karbonhidratlardır. Bunlar mitokondri dediğimiz, hücrelerdeki minik fırınlarda parçalandığında açığa çıkan elektrik yüklü parçacıklar (elektronlar), mitokondrinin iç ve dış zarları arasına taşınır. Bunu yüksekçe bir yerde suyun biriktirilmesine benzetebiliriz.
Su benzetmemizi sürdürürsek, bu su yüksekten dökülüp bir su değirmeni veya bir elektrik tribünündeki gibi, dönme gücüyle enerjiye çevrilir. Bu suyun dökülebileceği iki farklı kanal vardır. ATP sentaz denen kanallardan dökülürse, ATP şeklinde oluşan enerji işe dönüştürülür. Böylelikle vücudumuzun kasılma, metabolik faaliyetler, kimyasalların taşınması gibi İhtiyaç duyduğumuz enerjinin çok büyük bir kısmını sağlarız. Ama örneğimizdeki su, UCP1 denilen kanallardan dökülürse, bu kez oluşan enerji, yalnızca ısı oluşturur; başka bir işe yaramaz. İşte kahverengi yağ dokusu, ATP sentaz yerine UCP1 denen kanallara sahip olduğundan, burada kullanılan karbonhidrat ve yağ, işe değil, ısıya dönüştürülmektedir.