OKSİJEN: HÜCRELERİN HAYAT ÖPÜCÜĞÜ
Yaşamı basite indirgeyebiliriz: 75-100 trilyon hücre, genlerin tanımlamaları doğrultusunda, rollerini oynuyor. Ama bunun için enerjiye, kaloriye ihtiyaçları var. Enerji için de yakıta ve bunu yakacak oksijene.
Özellikle tarım devrimi, yakıtı bir sorun olmaktan çıkardı. Tam tersine, gereğinden fazla depolara sahibiz. Ama oksijen için durum farklı. Olağanın biraz dışına çıkınca, soluduğumuz oksijen yetmeyebiliyor. Aslında işler iyi giderken bu da çok önemli değil. Refah toplumu, olağanın dışına çıkmamızı pek gerektirmeyebiliyor.
Ne var ki, yaşla giderek artıp sağlıksız beslenme ve yaşamda hareketsizlikle körüklenen damar sertliği, işleri karıştırıyor. Sertleşen, daralan, tıkanan damarlar, hücrelere gerekli oksijeni iletemiyor. Üstüne üstlük, böyle bir durumda ihtiyacın birazcık artması, insanı ölüme kadar götüren olaylar zincirini tetikliyebiliyor.
Egzersiz, bir çok mekanizmayla oksijen ihtiyacının daha iyi karşılanmasını sağlıyor:
- Her şeyden önce, egzersiz, daha etkili solunuma imkân sağlar. Bunu bir yandan göğüs körüğünü, yani solunuma katılan göğüs ve böleç (diyafram) kaslarını güçlendirerek yani akciğerin solunum kapasitesini arttırarak; bir yandan da, gaz değişiminin verimliliğini arttırarak başarır.
- Solunumla daha çok oksijen alınması yetmez. Bunun, ihtiyaç duyan dokulara iletilmesi gerekir.
- Egzersiz, oksijeni kanda taşıyan hemoglobinin kan yoğunluğunu, dolayısıyla da oksijen taşıma kapasitesini artırır.
- Egzersiz, kalp pompasını güçlendirmesi sayesinde, her bir atımda daha çok oksijenlenmiş kanın pompalanmasını sağlar.
- Oksijenlenmiş kanı, oksijen ihtiyacı duyan hücrelere taşıyan atar damarların çapını arttırır. Çapı artan damarlar arasında tabiî ki kalbi besleyen koroner damarlar da vardır. Damar esnekliğindeki artış, bütün bu iyi haberlere eklenir.
- Yeni kılcal damarların açılmasını ve yeni damar oluşumunu tetikler.
- Egzersiz, nihayet, ihtiyaç duyan hücrelerin oksijeni alma ve kullanma yeteneğini artırır.
Sayılan yollarla oksijen talebinin daha iyi karşılanması kapasitesi, bize, çeşitli zorlamalarla daha iyi başetme gücü verir: Sağlıklıyken efor kapasitemiz artar; merdivenleri uçarak çıkabiliriz, daha uzun sürede yorulur, yorulunca da daha hızla toparlanabiliriz. Hastalıklara direnme gücümüz de artar. Kansızlık, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarına daha iyi direnebilir; damar sertliğiyle (koroner kalp hastalığı ve felçle) daha kolay baş edebiliriz. Tüm hücrelerin oksijensizliğe duyarlığı göz önüne alınırsa, iyi oksijenlenme kapasitesi, tüm vücut bölümleri ve tüm vücut işlemlerinin daha iyi yürümesi anlamına gelir.