Kalp hastalıklarından kurtulma umuduyla yağların azaltılması, tüm dünyada gereğinden fazla karbonhidrat tüketilmesine; bu da şişmanlığın ve şeker hastalığının ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşmesine yol açtı. Herkes karbonhidratların azaltılması gerektiği konusunda hemfikir hale geldi.
Ne var ki, karbonhidratı zehir addedip gereğinden az tüketmenin de çok sağlıklı olmadığı görüldü. Yani fazla tüketirsek de, çok az tüketirsek de zarar veriyor.
Karbonhidratı azaltmakla, en azından kısa dönemde düşük yağ ve dengeli diyetlere göre daha fazla kilo verilebiliyor. Kan yağlarından trigliserit azalıp HDL denilen iyi kolesterol artıyor. Kan şekerinin fazla yükselmeyişiyle insülin direnci ve şeker hastalığı ihtimali azalıyor ve şeker hastalarında şeker kontrolü kolaylaşıyor. Tansiyon yüksekliği riski azalıyor. Sonuçta kalp ve damar hastalıklarında olumlu değişiklikler bekleniyor.
Buna karşılık karbonhidratı çok az tüketmek, kas kaybını artırıyor. Belli bir şiddetin üstündeki bedensel aktiviteleri olumsuz etkiliyor. “Endotel disfonksiyonu” ve “oksidatif stres“ üstünden, damar sertliğine yatkınlık ortaya çıkabiliyor. Ortaya çıkan enerji açığının hayvansal proteinlerle telafisi, LDL dediğimiz kötü kolesterol artışına, kemik erimesi ve böbrek taşı riskine neden olabiliyor.
Karbonhidratı gereğinden fazla tükettiğimiz ve azaltmamız gerektiği kesin. Ancak “zehir” telakki ederek, çok fazla azaltmak da sağlıksızdır. Belki daha önemlisi, düşük glisemik indeksli olnların tercihi ve oluşacak enerji açığının sağlıklı besinlerle telafi edilmesidir.
Kısacası karbonhidratı az tüketmeliyiz Ama tüketimi gereğinden çok kısmak da sağlık için uygun değildir.
Fakat en uygun tüketim miktarının ne olduğunu da şimdilik tam olarak bilmiyoruz. Ama günümüzde tipik beslenmede toplam kalorinin %45-85’ini sağlarken, önümüzdeki dönemde oranın aşağı çekilmesi muhtemel. %26-44’e karşılık gelen orta derecede bir azaltmak uygun olacakmış gibi görünüyor.
Karbonhidratları azaltırken de iki şeye dikkat etmek gerekiyor: İlki, patates, beyaz ekmek gibi ruşeym ve kepeğinden arındırılmış tahıllar, tatlılar, şeker ve meşrubatın öncelikle kısıtlanması; ikincisi ortaya çıkacak enerji açığının yağsız protein ve doymamış yağlarla telafi edilmesine özen gösterilmesidir.