12. Hem erkek, hem kadınlar olarak kalın bağırsak; kadınlar olarak ayrıca meme ve rahim ağzı (serviks) kanseri için tarama yaptırmayı ihmal etmeyin
Koruma gayretlerimize rağmen, kanserleri ancak belli bir oranda önleyebiliriz. Ama bir başka imkân, taramalar yoluyla erken teşhisle kanserin zarar vermesinin önüne geçilebilmesidir. Yüzlerce kanser türünün tümüne karşı tarama mümkün olmadığı gibi, önerilmez de. Taramalarda birkaç koşul gözetilir: Söz konusu kanserin toplumda görülme sıklığının yüksek olması, erken tanı konduğunda tedavi şansının fazlalığı en önemlileridir. Komite, hem erkek, hem kadınların kalın bağırsak; kadınların ayrıca meme ve rahim ağzı (serviks) kanseri için tarama yaptırmalarını önermiştir.
***
Kalın bağırsak kanser taramasında, herkesin uzlaştığı bir kılavuz olmamakla birlikte; sağlıklı görünenlerde taramanın 45-50 yaşlarında başlatılması; yaklaşık 70-75 yaşına (ömür beklentisinin 10 yıl öncesine) kadar sürdürülmesi, her 5 yılda bir “fleksibıl sigmoidoskopi” veya her 10 yılda bir kolonoskopi (veya her 5 yılda bir “sanal kolonoskopi “) seçeneklerinden birine başvurulması; bu seçeneklerde sıkıntı olduğunda her iki yılda bir ya da bunlara destek olarak “dışkıda gizli kan” testi yapılması önerilmektedir. Bağırsak kanserinden ölme riskini dışkıda gizli kan incelemesinin %20-30, fleksibıl sigmoidoskopinin %30-50, kolonoskopinin %50-65 oranında azalttığı bildirildi.
Crohn hastalığı, kolitis ülseroza, adenomatöz polip gibi bazı hastalıkları olanlarda yada birinci (ve birden fazla ikinci) derece yakınlarında kalın bağırsak kanseri veya polipozis öyküsü olanlarda, -takip eden hekim kararıyla- çok daha erken yaşlarda ve daha sık tarama gerekebilir.
***
Meme kanser taramaları genelde kadınlarda 40-50 yaşından başlayarak 75 yaşına (USPSTF, ACR/SBI, CTFPHC) ya da ölene (ACS/ACOG) kadar önerilmektedir. Çoğu otorite (ACS, ACOG, ACR/SBI) yılda bir, bazısı 2 (USPSTF) y ada 2-3 (CTFPHC) yılda bir mammografi incelemesi yapılmasını salık verir.
Mammografi incelemesi, menopoz için hormon takviyesi yapılanlarda ve memesine cerrahi uygulanmış olanlarda daha az hassastır. Mammografinin yalancı pozitiflik (hasta değilken hasta gibi değerlendirme) riski vardır. Bu risk, menopoz için hormon takviyesi yapılanlarda ve şişmanlarda daha yüksektir.
Meme kanserine yatkınlık geni (BRCA) mutasyonu var ya da yaşam boyu meme kanser riski %20 veya üstündeyse, mamografiye ek olarak manyetik rezonans görüntülemesi (MRI) ve/veya meme ultrasonografisinin eklenmesi tanının gözden kaçma riskini azaltır ama yalancı pozitiflik (hasta değilken hasta gibi değerlendirme) riski de artar. Aile öyküsü olanlarda meme kanserine yatkınlık geni (BRCA) için genetik danışmanlık ve test uygun olur.
Röntgen tetkiki olduğu için mamografinin meme kanser riskinde az da olsa artış yapma riski varsa da, kanserin erken saptanması tümüyle tedavi şansı verdiğinden, bilançoda, kazanç çok daha fazla olduğundan tereddüde gerek yoktur.
***
Rahim ağzı (serviks) kanseri için taramaların kadınlarda 21-25 yaşında başlatılması, son on yılda testlerinde sorun saptanmayanlarda 65 yaşında sonlandırılması önerilmektedir. Tarama 30-35 yaşına kadar her 3 yılda bir; daha sonra her 5 yılda bir rahim ağzından alınan örneklerde hücre incelemesi (servikal sitoloji) şeklinde gerçekleştirilir.
Özellikle yüksek riskli (ve 30 yaşın üstündeki) kişilerde yeni bir test olan HPV DNA incelemesi yapılabilir.
Sitolojide ciddi sorun yada direnç gösteren ciddi olmayan sorun saptanırsa veya HPV testinde pozitiflik halinde, mutlaka rahim ağzının görsel incelemesi (kolposkopi) yapılmalı ve tarama aralıklarının süresi -sorunun ciddiyetine göre- kısaltılmalıdır. Ayrıca, sitoloji-HPV ikilisinden yapılmayan varsa, eksik olan yapılarak ikisi birden görülmelidir.
HPV aşılamasının rahim ağzı (serviks) kanserine karşı koruma amacıyla yapıldığını konuşmuş; ancak aşının koruyuculuğunun %70 olduğunu belirtmiştik. Bu nedenle, aşı yapılanlarda da tarama, aşı yapılmayanlardaki gibi gerçekleştirilir.
***
Yaşlı erkeklerde prostat kanseri hayli sık görülmesine rağmen, sağ kalıma anlamlı katkı sağlamadığı, gereksiz strese ve yaşam kalitesini bozan abartılı tedavilere yol açabildiği gerekçesiyle, son yıllarda prostat kanser taramalarının pek az yarar sağlayabildiğine ilişkin görüşler güç kazandı. Komite de prostat kanseri için tarama önermemektedir.
Ancak bu konuda tıp uzlaşmış değildir. Çoğu otorite, hastaya taramanın avantaj ve dezavantajlarının anlatılıp, kararı hastayla birlikte almanın uygun olacağı görüşündedir.
Bu tartışmalar 50-55 yaşın üstündeki erkeklerle yapılır. Ancak ailesinde 65 yaş öncesi prostat kanseri olan yada BRCA mutasyonu bulunanlarda konuşma 40-45 yaşa çekilebilir. Taramalar yaşam beklentisi 10 yıl kalana veya 70 yaşına kadar sürdürülür.
Tarama için 2-4 yıl aralıklarla PSA testi yapılır. PSA 4 ng/mL’nin üstüne çıkarsa, –makattan parmakla- muayeneyle birlikte transrektal ultrasonografi rehberliğinde prostat biyopsisi alınmak üzere uzmana yönlendirilir.