dr. pozitif
daha sağlıklı • daha ince
daha genç • daha mutlu
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
haberler
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
haberler
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
___________________________
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder
Doğal yollardan D vitamini ihtiyacını karşılayabiliyor muyuz?
Doğal yollardan D vitamini ihtiyacını karşılayabiliyor muyuz?
Dr Ömer Dönderici
11.03.2015

Yeni bir gelişme olmadığı sürece, günlük alınması tavsiye edilen D vitamini miktarlarının doğruluğunu kabul edeceğiz. Ama burada daha büyük sorun, önerilen miktarları karşılayıp karşılayamadığımız ve bir desteğe ihtiyacımızın olup olmadığıdır.


Derimizde D vitamini üretiminin önündeki engeller

En başta, en doğal D vitamini kaynağımızın güneşin morötesi ışınlarıyla deride üretilmesi olduğunu konuşmuştuk. Ne var ki, bu yolla üretimde pek çok sorun olduğunu söyleyebiliriz.

Sorunlardan ilkini “Geçmişten Günümüze D Vitamini” yazısında konuşmuştuk. İnsanlığın fabrika ayarları bol güneşli Afrika’da, çıplak ve barınaksız olduğu dönemlere aittir. 50 bin yıl önce Dünya’ya yayılırken güneşi yanımızda götüremediğimiz gibi giyindik ve barınaklara sığındık. Yetmeyen D vitamini üretimi için imdadımıza, derimize ulaşan ışınları emen melanin tabakasının incelmesi (cildimizin renginin açılması) yetişmiş, daha doğrusu yetişmeye çalışmış.

Bir başka önemli sorun yaşanılan coğrafya ve mevsimlerle ilgilidir. Ekvatordan uzaklaşıp kutuplara yaklaştıkça, özellikle kış mevsimleri güneşin etkinliği azalır. Araştırmalar, 35-40. enlemlerin ötesinde, özellikle kış aylarında güneş ışığının senteze yetecek kadar deriye nüfuz edemediğini göstermiştir. 36-42 derece kuzey enlemleri arasındaki ülkemizin de sınırda olduğunu söyleyebiliriz. Coğrafya ile ilgili bir başka faktör, yaşanılan yerin deniz seviyesinden yüksekliği yani rakımdır. Her 300 metre yükseklik, güneşin tesirinin %4 kadar artmasına neden olur.

Cildin koyuluk derecesi derimizdeki sentezin etkinliğinin en önemli belirleyicilerinden biridir. Cilt ne kadar koyuysa, kalınlaşan melanin tabakası güneş ışınlarının cilde ulaşmasını ve D vitamini sentezini o ölçüde önler. Bu açıdan –ekvatordan uzakta yaşayan- siyah ırk şanssızdır. Tabii ki, derecesine göre esmerler için de aynı şey söz konusudur.

Güneşin çeşitli cilt kanserlerini artırdığının saptanması, tıbbın güneşi sakınılması gereken bir şey olarak takdimiyle sonuçlandı. Buna cilt kırışıklığının yaşlılıkla birlikte en önemli nedeni olarak güneşin yol açtığı bilgisi eklendi. Bu yüzden herkes, kendini güneşten korumaya başladı. Bronzlaşma eski itibarını yitirdi. Artık insanlar, güneşin dik geldiği öğle saatleri yerine eğik geldiği saatlerde güneşe çıkmaya, kendilerini gölgelikler, siperlikli şapkalar, giysiler ve –yüksek koruma faktörlü- güneş kremleriyle korumaya başladılar. Bırakın 50’yi, 15 koruma faktörü bile, D vitamini sentezini neredeyse durma noktasına getirmektedir.

Bölgeler ve kültürlere göre örtünmenin had safhalara varması, toplumların giderek - ev, işyeri, eğlence merkezi gibi- kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçirme eğilimleri ve hava kirliliği güneşten azalmaya katkıda bulunan diğer hususlardır. Ayrıca yaşlanmanın da derideki üretim verimliliğini azalttığı düşünülmektedir.


Ne kadar güneşlenme yeter?

Ne kadar güneşin yeteceğiyle ilgili bilgiler çelişiktir. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Bu sorunun yanıtını etkileyebilecek çok sayıda değişkenin olduğunu gördük. Araştırmanın yapıldığı ülkeden etnisiteye, mevsimden saate o kadar çok değişken var ki, evrensel geçerliliği olabilecek bir tavsiye vermek çok zordur. Birkaç örnek verelim:


Gıdaların D vitamin ihtiyacına katkısı çok sınırlıdır

Güneş dışındaki ikinci doğal D vitamini kaynağımız bazı gıdalardı. Bunların hangileri olduğunu “D vitaminini nerelerden, nasıl sağlarız?” bölümünde incelemiştik. Gıdalarla D vitamini ihtiyacımızı doyurucu olarak karşılamak hayli zor gibi görünüyor.

  • Ne yazık ki, D vitamini içeren ürün yelpazesi çok geniş değil. Sınırlı sayıda üründe D vitamini var ve bunların da çoğunda da D vitamini miktarı yetersiz.
  • Endüstrinin “güneş göstermeden” ürettiği ürünler, doğal (vahşi) ortam ürünlerindekine kıyasla çok daha az D vitamini içeriyor.
  • Günlük diyetimizde, -endüstriyel bile olsa- bu ürünlerin çok fazla yer bulduğunu söylemek güç.

Buna karşılık bazı gıdaların –özellikle Batı ülkelerinde- D vitamini ile zenginleştirilebildiğini tekrar hatırlayabiliriz.


Yaşlılarda D vitamin eksikliği çok yaygındır

Ekvatordan uzaklaştıkça, özellikle kışın güneş, D vitamini üretimine yetmemeğe başlar. Cildin esmerliği, güneşten sakınma, örtünme, kapalı ortamlar, yaşlılıkta sentez azlığı diğer nedenlerdir.

Gıdaların ihtiyacı karşılamadaki payı çok sınırlıdır.

Yaşlılarda D vitamin eksikliğine yatkınlık artar. Bunun en önemli nedeni, yaşlılarda ciltte üretim yeteneğinin –özellikle 65 yaşından sonra- hayli azalmasıdır. Keza, ister diyetle alınsın, ister takviye yoluyla, bağırsaklardan emilimin de azalabileceği düşünülmektedir. Ayrıca D vitamin dönüşümünün gerçekleştiği karaciğer ve böbrek işlevlerinde olası bozulmalar da katkıda bulunur. Tüm bunlara, yaşlıların eve/bakımevlerine/hastanelere kapanmaları ve iyi beslenememelerini de ekleyebiliriz.


Bazı hastalıklar D vitamin eksikliğine yol açar

Doğal yollarla D vitaminini karşılamada saydığımız sıkıntıların dışında başka bazı tıbbî sorunlar da D vitamini eksikliğine neden olabilir. Bu sorunlar, ancak doktorlar yardımıyla çözülebilecek sorunlar olduğu için fikir vermek amacıyla önemli bazılarını sıralayayım:

  • Besinlerle yeterli alınsa bile bağırsakta yağ sindirimi veya emilim bozukluğu,
  • İleri derecede karaciğer yetersizliğinden D vitamininin karaciğerde 25-hidroksivitamin D’ye dönüştürülemeyişi,
  • İleri derecede böbrek yetersizliği, parathormon eksikliği veya kalıtım kökenli rickets tip 1 yüzünden böbrekteki 1,25-dihidroksi vitamin D dönüşümünün bozulması,
  • D vitamini yan veya son ürünlerinin lenfoma gibi bazı hastalıklar sebebiyle aşırı yıkılması,
  • Nefrotik sendrom ve diyaliz gibi bazı böbrek sorunları nedeniyle, D vitamininin kanda dolaşırken bağlandığı proteinlerin aşırı kaybı,
  • D vitaminiyle ilgili her şey yolunda olduğu halde, hedef organın D vitamininin etkisine duyarsız kalması,
  • Sara, verem, AİDS, mantar ilaçları, kortizon gibi bazı ilaçların D vitamini metabolizmasını bozmaları, bunlar arasında sayılabilir.
| yukarı |
 Kapat   X  dr. pozitif'e kaydolun- gökkuşağı

dr. pozitif'e ücretsiz kaydolun. Daha sağlıklı, daha ince, daha genç, daha mutlu olma yolunda gelişmeleri, yenilikleri size haber verelim.



Veya aşağıdaki formu doldurup Kaydet düğmesine basın
Adınız:
Soyadınız:
E-Postanız:
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
stres
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
___________________________
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder