Lafı dolandırmadan en başından söyleyeyim: Ne aldığım tıp eğitiminde, ne de daha sonraki yıllarda okuduğum tıp kaynaklarında, vitaminlerin kilo almaya veya vermeye anlamlı katkısına ilişkin bir bilgiye rastladığımı hatırlamıyorum. Belki gözümden kaçmıştır ya da belki yeni bir şeyler vardır diyerek, muteber sayılan tıp kaynaklarının en güncel hallerini yeniden gözden geçirdim.
Henüz üzerinde uzlaşılmamış bilgilere yer verilmeyen “ders kitabı (textbook)” türünden kaynaklarda, değişen bir şey yoktu. Vitaminlerin ne eksiklik ne de fazlalıkları halinde, ortaya çıkan klinik tabloların hemen hiç birinde, ister kilo verme, ister kilo alma şeklinde olsun, kilo değişikliğinin esas belirtilerden biri olduğuna ilişkin bir nota rastlamadım.
Vitamin-kilo ilişkisiyle ilgili, bu kaynaklardan bulabildiğim, merkezî önemde olmamakla birlikte, dolaylı ilişkilerle etkili olabilecek bazı bilgiler şu şekildeydi:
- B1 (tiamin) ve B6 (piridoksin) vitamin eksiklikleri halinde, -muhtemelen beyinde serotonin seviyesindeki azalmaya bağlı olarak-iştahın azaldığı; bu eksikliğin giderilmesiyle iştahın artıp bunun da kilo artışına katkı sağlayabileceği belirtiliyor.
- Çoğu vitaminin alımı sırasında, pek çok ilaçta olduğu gibi, mide ve bağırsağın tahrişiyle bulantı, kusma, ishal, iştahsızlık gibi yan etkilerin ortaya çıkması, bunun da kilo kaybını teşvik etmesi mümkündür.
- B1 (tiamin), B3 (niasin) ve B12 (siyanokobalamin) vitaminleri, vücutta su tutulması (ödem) yan etkisi nedeniyle, gerçek anlamda kilolanmaya değil ama ağırlık artışına neden olabilirler.
- Doğum kontrol ilaçları ya da menopoz için hormon desteği ile birlikte turunçgil biyoflavonoidleri içeren multivitamin alındığında sitokrom P450 denen bir enzim grubu baskılanır; böylece dışardan alınan östrojenin vücuttan temizlenmesi yavaşlar ki bu da bulantı ve kusmaya neden olarak, kilo vermeyi teşvik edebilir.
Görüldüğü gibi, hem talî etkiler söz konusudur, hem de bu etkiler ortaya çıksa bile, kiloya anlamlı katkılar sağlaması beklenmez.
Elbette vitaminler, vücutta pek çok kimyasal olayda rol alır. Bu kimyasal olayların büyük bir bölümü de metabolizma ile ilgilidir. Ama –tartıştıklarımızın da ötesinde- vitaminlerle ilgili en büyük yanılgı, eksiklikleri halinde ortaya çıkan belirtilerin vitaminlerle telafisinin, normal vitamin düzeyine sahip sağlıklı kişilerde de benzer etki yapacağını düşünmektir.
Bu noktada, vitaminler dışında eser element ve bazı doku hormonları için de geçerli olan, “
Bertrand kuralı” nı unutmamak gerekiyor: Buna göre mikrobesinlerin dozlarıyla, bu dozlara verilen yanıt tek düze değildir.
Eksiklik halinde, eksikliğin tümüyle ortadan kalktığı noktaya kadar artan dozlarla yarar sağlanırken, bu noktadan sonra doz artımı ek fayda sağlamadığı gibi, artan dozlar giderek zehir (toksik) etkisi göstermeye başlar. Biraz basite indirgeyerek şöyle söylemek mümkün: Eksiğiniz bir dolu bardaksa, yarım dolu bardak, çeyrek dolu bardaktan; tam dolu bardak, yarım dolu bardaktan daha iyidir. Ama bardağınız dolduktan sonra üstüne, koyduğunuz her damla, etrafı daha fazla ıslatmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.
***
Klasik tıp bilgisi vitaminlerin kiloya ancak dolaylı ve sınırlı etkisi olabileceği şeklindedir.
Vitaminler, eksiklik çekenlere verildiğinde sağladıkları faydaları, eksikliği olmayanlarda göstermezler. Üstelik fazla verilirse zarar bile verebilirler.
Üstünde uzlaşılmış kaynakların biraz ötesine geçip üzerinde uzlaşılmamış, hala tartışılmaya devam edilen muteber tıp kaynaklarında ise durum farklı: Hem vitaminlerin kilo aldırdığına, ama –sürpriz şekilde-hem de kilo verdirdiklerine ilişkin yayınlar mevcut. Bunları sizinle paylaşacağım.