Gördük ki, kilo arttıkça kanda D vitamin (25 HVD) seviyesi düşüyor. Ama yine gördük ki, kalsiyumla birlikte yada tek başına D vitamin vermek, çoğu çalışmada kilo vermeye çok fazla katkı sağlamıyor. İyi de, o zaman sorun ne? Ya da kilo ile kanda D vitamin düzeyi arasındaki bu ilişkinin nedeni ne?
Ne yazık ki bunun nedeni konusunda henüz tam bir uzlaşma yok. Tartışmalar devam ediyor. Ortaya atılan başlıca iddialar şu şekildedir:
- D vitamininin en önemli kaynağı ciltteki kolesterol öncülü maddelerin güneş ışığına maruz kalması olduğundan, aşırı kilosu olanların ev dışına daha az çıktıkları ve bedenlerini saklamaya yönelik giysi giymeye yöneldikleri, böylelikle daha az güneş görüp, daha az D vitamini oluştuğu iddia edilmiştir (1, 2). Ancak bu iddialara, şişmanların daha fazla cilt yüzeyine, dolayısıyla daha fazla sentez imkânına sahip oldukları şeklinde karşı sav getirilmiştir. Ayrıca yaşlılarda, evden çıkma konusunda kilonun çok belirleyici olmadığı gibi, ciltteki sentezin de daha geri plana itildiği şeklinde karşı çıkılmıştır.
- Kilosu fazla olanların, karaciğerlerinin de daha yağlı olma ihtimalinin arttığı (hepatosteatoz); bunun da D vitamin sentezini bozduğu ileri sürülmüştür.
- Fazla kilonun, hafif de olsa yağ dokusunda iltihap (enflamasyon) etkisi yarattığı; iltihabın etkisiyle salgılanan bazı maddelerin (interlökin-6, leptin) D vitamin oluşumunu baskıladığı iddia edilmiştir.
- En fazla taraftar toplayan iddia, kilolularda aslında toplam itibariyle, kilosu olmayanlardakine benzer oranda D vitamin olduğu halde, vücutta dağılım farklılığı yüzünden kanda düşük saptandığıdır. Su sevmeyen (hidrofobik) ve yağda çözünen (lipofilik) bir vitamin olarak, D vitamininin yağda tutulup depolandığı; kilosu daha fazla olanların daha fazla yağı olduğu için, depo edilen miktarın arttığı, böylelikle kanda dolaşan miktarın azaldığı iddia edilmiştir. Ayrıca, beden irileştikçe dolaşan kan miktarının artıp, -benzer miktarların daha fazla kanda dağılmasından dolayı- bir çeşit sulanmayla (dilüsyon) yoğunluğun daha düşük ölçüldüğü düşünülmektedir.
- D vitamin desteği almayan 686 kişide kan D vitamini (25HVD) düzeyi ile beden irilik ölçütleri ters ilişkili bulundu. Bu anlamda toplam beden ağırlığının ilişkiyi Beden Kütle İndeksi (BKİ)’den daha iyi yansıttığı belirlendi. İster ağızdan alınsın, isterse deride sentezlensin, fazla kilolularda geniş yağ kitlesinde birikimle gerçekleşen seyrelmenin düşük kan D vitamin seviyelerine neden olduğu düşünüldü. D vitamin desteğinin, belli bir kan düzeyi isteniyorsa, beden büyüklüğü gözetilerek yapılması önerildi.
- İlk bakılan kan D vitamin düzeyleri düşük ve benzer bir grup şişmanla, normal kilolu sağlıklı kişi morötesi (ultraviyole) ışınlamaya tabi tutuldu yada ağızdan D2 vitamin desteği yapıldı. Tüm beden ışınlamasından 24 saat sonra, kanda D3 vitamin düzey artışının şişmanlarda %57 daha düşük olduğu saptandı. Laboratuarda D3 vitamin öncülü (ham maddesi) olan 7-dehidrokolesterol miktarlarının ve ışınlamayla bunların D3 previtaminine dönüşümlerinin obez ve normallerde benzer olduğu gösterildiğinden, aradaki fark, beden yağ kompartmanında birikime yoruldu. Beden hacmı gözetilerek, kan D vitamin seviyesi eşleştirmesi yapıldığında, zayıflarla şişmanlar arasında fark kalmıyordu.
- D vitamini desteği alan 22.214 kişide yapılan bir çalışma, aynı miktar desteğin, kan D vitamini (25 HVD) düzeyini zayıflarda en fazla, artırıp, kilo arttıkça, artış miktarının –BKİ’ye parallel olarak giderek- düştüğünü, sonuçta en az artışın kilolularda olduğu saptandı.
Bu çalışmalar, D vitamin seviyesinin kiloya etkisinden çok, kilonun D vitamin seviyesine etkisinin olduğunu düşündürmektedir.
2013 yılında yapılan iki yönlü genetik inceleme, bu ikilemi, yani kilonun mu D vitaminini, yoksa D vitaminin mi kiloyu belirlemede daha fazla katkı sağladığını çözme konusunda çok yararlı oldu. Bu araştırma, 123.684 kişide -yaş ve cinse göre düzeltmelerden sonra- kilonun bir ölçüsü olan- BKİ’nin her bir kg/m
2’sinin, kan D vitamin düzeyinde %1.15 kadar düşmeye neden olduğunu; oysa D vitamin seviyesinin düşüklüğünün, BKİ’ye etkisinin sınırlı olduğunu göstermiştir. Araştırmada iki D vitamini farklı harf (alel) skoru 25HVD düzeyiyle çok güçlü ilişkiye sahipken, BKİ ile sahip değildi. Genetik temelli %10 daha yüksek BKİ’ye sahip olmak, %4.2 daha düşük 25HVD düzeyine sahip olmaya karşılık geliyordu. Buna karşılık genetik olarak belirlenen 25HVD’yle BKİ arasında bir ilişki saptanmadı. Sonuçta
daha yüksek BKİ daha düşük 25HVD’ye yol açarken, daha düşük 25HVD’nin daha yüksek BKİ’ye yol açma olasılığının –yok değil ama- muhtemelen çok az olduğu saptanmış oldu.
Kilo arttıkça D vitamini anlamlı şekilde düşmektedir. Ama D vitamini vermenin kilo vermeye katkısı çok azdır.
Sonuçta, D vitamininin de kiloya sınırlı da olsa, etkisi olmakla birlikte, daha çok kilo arttıkça kanda D vitamini seviyesinin düştüğünü söylemek daha doğru olabilir. Tartıştığımız konu çerçevesinde, yeterince D vitamini almaya, D vitamin yetersizliği veya yetmezliği içinde olmamaya özen göstermeli; bunun kilomuzu azaltmaya sınırlı katkısına razı olmalıyız. Ama D vitamini alarak anlamlı ölçüde kilo kaybedebileceğimizi düşünmemeliyiz.