Sonuçta, büyük kalça ve uyluklar daha fazla yağın yükünü taşıma potansiyelini sergilemek açısından bir bakıma faydalı iken, karın (ve göğüs) boşluğundaki yağlanmalar ise bir taşma işareti olarak felaket habercisi sayılabilir. Madem kalçaların iriliği iyi, karında yağlanma kötü; bunu en iyi belirleyebilecek şey, karın ve kalça çevresini ölçüp birbirine oranlamak olabilir. Buna da “bel-kalça oranı (BKO)” diyoruz. Zaten elma tipi dediklerimiz BKO’su büyük, armut tip dediklerimiz de BKO’su küçük olanlara karşılık gelmektedir.
BKO ölçümü için bel ve kalça çevresini doğru şekilde ölçmek gerekiyor. Bunun için bir mezrunuzun olması yeterlidir. Ölçümlerin mümkünse giysi olmadan, değilse ince bir iç çamaşırı üstünden yapılması gerekir.
Bel çevresi (BÇ) ölçümünün nereden yapılacağıyla ilgili -belin en ince yeri, göbek hizası gibi- farklı görüşler var. Ama en doğrusu, kaburga kemiklerinin (kosta yayının) en alt kısmıyla leğen kemiğinin en üst kısmının (spina ilyaka anterior superiorun) ortasını iki yanda işaretledikten sonra, mezruyu yere paralel olacak şekilde dolandırarak (fazla sıkmadan ve gevşek bırakmadan), rahatça nefes verdirdikten sonra ölçmektir.
Kalça çevresi ise kalçanın en geniş yerinden ya da uyluk kemiğinin leğen kemiğiyle birleştiği yer (trokanter majör) hizasından -BÇ ölçümündeki gibi-, mezruyu yere paralel olacak şekilde dolandırarak (fazla sıkmadan ve gevşek bırakmadan) ölçülür.
BKO hesabı için bel çevresi ölçümü, kalça çevresi ölçümüne oranlanır. Sözgelimi BÇ 80, kalça çevresi 100 santimetre ölçülmüşse, BKO oranı, 80/100=0,8 demektir. BKO’nun riskli sayıldığı sınırlar konusunda tam bir fikir birliği yoktur. Kadınlarda 0,8-0,9; erkeklerde 0,9-1,0’in üstü riskli sayılmaktadır.