Farklı tıp okullarında, az-çok farklar olsa da, geleneksel tıbbın kan yağlarıyla kalp ve damar hastalıkları konusunda söylediklerini kabaca şu şekilde toparlayabiliriz:
LDL dediğimiz kötü kolesterol kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkması için güçlü bir risk faktörüdür. LDL kolesterolün damar duvarında (intimada) birikerek “aterom plağı” denilen hastalıklı yapıların gelişmesinde anahtar role sahip olduğu düşünülmektedir (Bakınız: Ateroskleroz gelişim süreci şekli {Kaynak: Vikipedi}). LDL kolesterolü kan seviyesinin –ilaçlar ve/veya diyetle- düşürülmesi, hem bilinen damar hastalığı olmayanlarda (birincil koruma), hem de bilinen damar hastalığı olanlarda (ikincil koruma) kalp ve damar hastalığı olay sayısını azaltmaktadır.
HDL dediğimiz iyi kolesterolün kandaki seviyesi ne kadar yüksekse kalp ve damar hastalığı riski o kadar düşük; tersine ne kadar düşükse risk o kadar büyüktür. HDL kolesterolün damar duvarından LDL kolesterolü çekip çıkardığı ve damar duvarındaki plakaları oluşturan oksitlenmiş fosfolipid miktarını azaltabildiği düşünülmektedir.
Kandaki bir başka yağ olan trigliserit seviyesi, hem damar sertliğinde büyük pay sahibi olan küçük yoğun LDL kolesterol oranının fazlalığına, hem de HDL kolesterol düşüklüğüne eşlik etmektedir. Bu eşliğin, kötü durumların bir sonucu mu; yoksa sebeplerinden biri mi olduğu tartışılmaktadır.
Saydığımız kötü kan yağları profilini iyileştirmede, -ilaçların yanı sıra- aldığımız toplam yağ miktarının ve bu toplamın içindeki doymuş yağ oranının azaltılması, fazlası olan hastaların kilo vermesi, aerobik egzersiz, sebze-meyveden zengin diyet, diyete bitkisel stanol ve sterollerin eklenmesi tavsiye edilmektedir. Toplam yağın günlük diyetin enerji değeri olarak %25-35’ini oluşturması; yine enerji yüzdesi olarak doymuş yağ miktarının %7’nin, trans yağ miktarının %1’in altına indirilmesi ve kolesterol alımının da günde 200/300 mg’ın altında tutulması, hâlâ geçerliğini koruyan tavsiyelerdir. Saygın kuruluşlardan ACC/AHA, kötü kolesterol dediğimiz LDL’yi düşürmek için günlük diyetteki doymuş yağ oranını alınan toplam kalorinin %5-6’sında tutulmasını önerir.
Ancak, diyetin tek başına LDL kolesterolü düşürmeye katkısı sınırlıdır.
Diyetin LDL kolesterolü genelde %5-7 düşürdüğü kabul edilir (2).
Ancak diyet öncesi LDL seviyesi çok yüksek olup, diyetini titiz bir biçimde yapanlarda düşüş oranı %30’a çıkabilmektedir (3).
2013’te Uluslararası Cochrane incelemesi (International Cochrane Review) diyet yoluyla 22 çalışmada, 3.044 kişide toplam kolesterolde ortalama 5 mg/dL, 17 çalışmada 1.654 kişide LDL’de ortalama 6.2 mg/dL düşüş sağlandığını; 16 çalışmada, 1700 kişide HDL’de ve 8 çalışmada 648 kişide trigliserit düzeyinde anlamlı değişiklik olmadığını belirledi (4).
Genetik yatkınlık ve fazla kilolar, diyetin kan yağlarını düzeltmedeki başarısını azaltmaktadır (5).
Muhtemelen çok fazla düşürmediğinden (toplam kolesterolde 5-10 mg düşüş), tek başına diyetin, koroner kalp hastalığı olayında ve ölümünde anlamlı değişiklik yaratmadığı bildirildi (6).
e-posta adresiniz:
e-posta adresi:
dr. pozitif'e ücretsiz kaydolun. Daha sağlıklı, daha ince, daha genç, daha mutlu olma yolunda gelişmeleri, yenilikleri size haber verelim.