Şimdiye kadarki söylediklerimizi şöyle toparlayabiliriz: Taş devrindeki atalarımıza göre, şimdiki beslenme tarzımızın daha asidik olduğu gerçektir. Ama vücut bu asit yüküyle başarılı şekilde baş edebilmektedir. Söz konusu asit yükü böbrek taş oluşumunu artırmakta; belki kemik erimesine katkı sağlamaktadır. Ama zararın bundan daha fazlası, en azından bugünkü tıp bilgilerimize göre söz konusu değildir.
Bu yüzden de asidi şeytanlaştırıp, bunu telafi için yutulan alkali sularla zayıflanacağını, daha sağlıklı olunacağını, kanser, şeker hastalığı ve kalp hastalığından korunacağını gösteren her hangi bir tıbbî kanıt olmadığını söyleyebiliriz.
Ne var ki, söz konusu beklentiler için alkali su saçmalığını bir kenara bırakıp, daha alkali olduğu söylenen sebze ve meyveden zengin, tahıl ve proteinden fakir alkali beslenme tarzının sağlığa faydalarını tartışabiliriz.
Sebze tüketiminin artırılması konusunda herkes hemfikirdir. Meyve için de,
özellikle fazla şekerli olanları aşırı tüketmemek şartıyla, olumlu düşünceler dile getirilmektedir. Tahılın aşırı tüketilmemesi konusunda da mutabakat vardır. Ama tahıl konusunda asıl tavsiye, tahılın tam tahıl şeklinde tüketilmesidir. Proteinlerden, özellikle kırmızı et ve şarküteri ürünleri konusunda, daha çok içerdikleri doymuş yağ ve kolesterolle ilgili kısıtlamalar söz konusudur. Bu çerçevedeki bir alkali diyetin, sağlık için faydalı olması muhtemeldir.
Ancak, gerçek anlamda, tıbbi tanımlamalara göre alkali diyetin, günümüz beslenme biliminin önerileriyle tam örtüşmediğini not etmek gerekir: Söz gelimi, balık asit oluşturucu olduğu halde daha fazla yenmesi konusunda mutabakat olan bir besindir. Patates alkali bir ürün olmasına karşılık, tahıl için dile getirilen risklere fazlasıyla sahiptir. Keza alkali olmasına rağmen, meyve suları da çok muteber kabul edilmemektedir. Meyvelerden yaban mersini, antioksidanların gözdesi olmasına karşılık, asit oluşturucudur. Asitlik açısından nötr olan şeker, günümüzde en çok dikkat gerektiren besinlerin başında gelmektedir. Aynı şekilde, iyi ve kötü ayrımı olmaksızın, asitlik açısından nötr kabul edilen yağlar, günümüzde belki de en çok tartışılan besinlerdir. Doymamış yağlar kutsanırken, doymuş yağlar belki de en çok kısıtlanması gereken besinler arasındadır. Örnekler çoğaltılabilir. Sözün kısası, alkali suyu bir yana bırakıp yalnızca beslenme tarzı şeklinde tartışsak da, alkali diyet, günümüz beslenme biliminin söyledikleriyle kısmen uyuşsa da tümüyle örtüşmemektedir.