Sıvılardaki hidrojen iyonu (H+) yoğunluğu, 0’dan 14’e kadar ifade edilen bir skalada gösterilen pH (potential of hydrogen) değerine göre, o sıvının asitlik derecesini belirler. 7 nötr durumdur. 7’den sıfıra doğru küçüldükçe asitlik, ondörde doğru büyüdükçe alkalilik derecesi artar. Her bir numara arasındaki fark, on kata tekabül eder.
Atardamar kanının pH’sı 7.4 yani hafif alkalidir. Vücut enerji üretimi sırasında (besinleri yakarken) sürekli hidrojen iyonu (H+) ve karbondioksit (CO2) üreterek, asitlik derecesini artırma potansiyeli taşır. Ama vücudumuz, pek çok konuda olduğu gibi, bu konuda da dengenin bozulmasına izin vermez.
Ancak pH 6.9-7.8 arasında kalacak şekilde 0.5 kadarlık bir sapma olabilir. İster asit, ister alkali, her iki yöne daha fazla sapma, önemli sorunlara yol açar. pH 6.8’in altına iner yada tam tersi 8.0’in üstüne çıkarsa, yaşam ancak saatlerle sınırlıdır. Kısacası, vücut atardamar pH’sını 7.4’te tutma konusunda çok kararlıdır. Bunu sağlayabilmek için hayli donanımlıdır. Bu kabaca üç mekanizmayla başarılır:
• İlki, saniyeler içinde devreye giren tampon sistemleridir. Vücuttaki bikarbonat ve fosfat, ortamdaki H+ yoğunluğuna göre hidrojeni bağlar yada serbest bırakır. Proteinler de gereğinde bu işlevi üstlenir ama daha yavaştır.
• İkinci mekanizma, solunumla CO2’in uzaklaştırılmasıdır. Dakikalar içinde, beyin sapındaki solunum merkezi, solunum hızını ayarlar. Solunum, kandaki pH arttıkça yavaşlarken, pH azaldıkça hızlanır.
• Mekanizmalardan en güçlü olan üçüncüsü, saatler içinde devreye girer. Fazla asitler böbreklerden atılır. Asit fazlalığı ne kadar çoksa, idrarla o kadar çok, ne kadar azsa o kadar az asit atılır.
Vücudun 7.4 pH’tan asit tarafa doğru sapması “asidoz”, alkali tarafa doğru sapması “alkaloz”; asit tarafa sapmanın 6.9’un altına inmesi asidemi, 7.8’in üstüne çıkması alkalemi olarak adlandırılır.
• Asidoz; solunum yetersizliği, böbrek yetersizliği, kontrolsüz şeker hastalığı, dokuların oksijensiz kalması, ağır egzersiz, ağır ishal-kusma ve bazı ilaçların etkisiyle ortaya çıkabilir. Uykuya eğilim, bilinç bulanıklığı, koma gibi belirtilere neden olur.
• Alkaloz; panik sırasında aşırı solumada, bazı idrar söktürücülerin etkisiyle, kanda potasyum eksildiğinde, aşırı kusmada, fazlaca alkali alınması sırasında görülebilir. Kramp, kas spazmı, huzursuzluk, aşırı uyarılma gibi belirtilere yol açar.
Yukarda söz ettiğimiz değerlerin arter kanına ait olduğunu bir kez daha vurgulayalım. Çünkü, bedenimizin her yerinde pH yani asitlik derecesi aynı değildir. Mide, -fırsatçı mikroplara karşı korumak ve sindirime yardım için, 1.2-3.5 pH ile vücudun en asitli yeridir. Mikropların çok aşırı üremelerini engellemek için, derinin en dışı 4.0, dip tabakası 6.9 pH’a, vajina 4.7 pH’a sahiptir. İdrar pH’sı 4.5-8 arasıdır. Kas 6.1, karaciğer 6.9 ile hayli asittir. Buna karşılık pankreas sıvısı 7.8-8.0 pH ile alkali özelliktedir. Vücudumuz bu asitlik derecelerinde daha sağlıklı çalışır. Aksi halde, mesela sürekli mide asidini düşüren ilaçlar kullanmakla ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabiliriz.