Alkali diyet, bu yazıyı yazmaya başladığımda, diyet podyumundaki güzellik müsabakasının en son üyesi olarak sahnedeydi. Bu podyum, uzun süre kalmaya izin vermediğinden, siz bu yazıyı okurken yerini bir başkasına terk etmiş olabilir.
Son zamanlarda tıp eğitimi olmadığı halde, sağlık konularında ünlenen Prof. Ahmet Maranki'nin resmiyle birlikte “Herkes şokta, bir haftada göbeğinizi eritiyor” reklamları her yerde karşımıza çıkıyor. Milliyet gazetesi, “Dr. Ender Saraç'a göre Alkali Diyeti uygulayanlar 1 ayda 7 kilo verebiliyor.” şeklinde haberleştirmiş. Bu konuda “Alkali Diyet” adıyla bir kitap yayınlayan Dr Ayşegül Çoruhlu’nun kitabının bendeki nüshası, bir yıl önce almama rağmen 22 baskı yapmış görünüyor. Çevremde alkali su tüketme gayretinde olan kişiler var.
Bu dostlarımdan birinin, ne düşündüğümü sorması üzerine, temel tıp bilgilerimle bazı kanaatlere sahip olmakla birlikte, biraz daha araştırıp sizlerle paylaşmaya karar verdim.
İsterseniz, önce alkali diyetin ne olduğunu, ülkemiz diyet podyumunda tanıtıldığı şekilde paylaşalım:
“Vücudumuzun iç ortamı asitler nedeniyle sürekli kirlenir. Bu da vücudumuzun temel taşları olan hücreleri hasarlandırır. Hastalıkların adının ne olduğu önemsizdir; hepsi bu asitlenme yüzünden meydana gelir. Ama hastalıkların ortaya çıkması için uzun zamana ihtiyaç vardır. Bu yüzden baştan asitliği ne kadar azaltırsak o kadar iyidir. Alkali olmak her hastalığın birinci çaresidir.
Yağ depoları temelde asittir; fazla asit yağlarda birikir. Yağın yakılması asidin kana geçmesine neden olur. Vücut asit kana geçmesin diye yağ yakmaya direnir. Kalori hesabı yapmaya gerek yoktur. Tabağınızdakilerin %80’i alkali, %20’si asit olursa, kilo sorunu hallolur.
Asidin panzehiri alkalidir. Her 20 kilogram vücut ağırlığı için bir litre alkali su içmeliyiz. Karbonatlı suya elma sirkesi veya limon ekleyerek yağ yakımını artırabiliriz. Tansiyon da alkali suyla kontrol edilebilir.
Asitlik artışı kana yansımaz. En iyisi idrarın asitlik derecesine (pH’ına) bakmaktır. İdrar ne kadar asidikse, alkali diyet yoğunluğu o ölçüde artırılmalıdır.
Asitliği azaltıp, alkali ortam sağlamak için, en başta sebzeleri (özellikle çiğ olanları) artırmalı; protein tüketimini (özellikle hayvansal proteinleri) azaltmalıyız. Doymuş yağlar zararlı, doymamış yağlar faydalıdır. Bazıları dışında meyveler de genelde iyidir. Ama meyve suyu tüketmemek gerekir. Beyaz un, şeker ve tuz da zararlıdır. Beyaz et ve baklagiller tüketilebilir.”