Özellikle son 40-50 yılda, ömrün ikinci yarısında birçok insanın şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, kolesterol sorunları kümesiyle boğuştukları; bunların aynı zamanda kilolu ve de daha çok göbekli insanlar olduğu fark edilmişti. Bu hastalıklar kümesi “metabolik sendrom” olarak adlandırıldı. Bu kişilerde kalp ve damar hastalıklarının çok daha fazla görülmesi ve sonuçta ölüme kadar giden kötü sonuçları nedeniyle ilgi odağı haline geldi.
Önceki bölümlerde dile getirdiğimiz, D vitamini-kilo fazlalığı, D vitamini şeker hastalığı, D vitamini-yüksek tansiyon ve ayrı bir bölüm açmadığım D vitamini-kan yağları ilişkileri, ister istemez, D vitamini ile metabolik sendromun ilişkilendirilmesiyle sonuçlandı.
Kanda D vitamini düşük olanlarda metabolik sendrom daha sık görünmekle birlikte, D vitamini desteği fazla fayda sağlamıyor.
Bu konuda yapılmış çalışmaların sonuçlarıyla ilgili söyleyeceklerimiz de öncekilerle benzerlik gösteriyor: Çalışmaların –tümü değilse de- çoğu, söz konusu hastalıklarla kanda D vitamini (25-hidroksivitamin D: 25HVD) azlığını ilişkili bulsa da, D vitamini desteğinin sorunların daha az görülmesine genelde katkı sağlamadığı yönündedir.
Merak edenler bu konuda yapılmış bazı çalışmaların özetine bakabilirler (D vitamini ile metabolik sendrom arasındaki ilişkilere ait çalışmalar). Merak etmeyenler bir sonraki bölüme geçebilirler.