Beslenme, zayıflama çabasının temel ayaklarından biridir. Bunun için de mutlaka, harcanandan daha az kalori içerecek şekilde beslenilmelidir. “İstediğini yiyerek beslenme vaadi” büyük ihtimalle “kandırmacadır”, en azından sağlığa zararlıdır.
Kritik sorun, bu kısıtlamanın hangi besinlerden yapılması gerektiğidir. “
Yeterli ve dengeli beslenme” bölümünde, hangi besinleri gereğinden fazla tükettiğimizi ve ana besin grupları içinde görece daha faydalı ve zararlı olanları konuşmuştuk. Kendi yeme davranışlarımızı da eleştirerek, azaltmamız (ve artırmamız) gerekenler için bir öncelik sıralaması yapabiliriz.
Kalori kısıtlamasını şeker, beyaz un, kepeksiz tahıl gibi rafine karbonhidratlardan; trans yağ içeren endüstri ürünlerinden; kırmızı ve işlenmiş et, tam yağlı süt gibi doymuş yağdan zengin gıdalardan yapmak daha doğru olur.
***
Diyetle ilgili olduğunu düşündüğüm bir başka husus, günümüzde porsiyonların gereğinden fazla büyüklüğüdür. Kendimize yapacağımız iyiliklerden biri de porsiyonların küçültülmesidir. Doyma kararını temelde midemizin verdiğini düşünürüz. Oysa, önümüze gelen tabaktakileri bitirmemiz de önemli bir doyma sinyalidir. Bir çalışmada, fark ettirmeden alttan gizli bir boruyla çorbası takviye edilenlerin doyma derecesi, takviye edilmeyenlerle benzer bulundu.
Ama soruna yalnız kalori penceresinden bakmayıp sağlık için dengeli beslenmenin önemini unutmamalı; gıdalarla yeterli posa, vitamin, mineral ve fitokimyasal almayı ihmal etmemeliyiz.
***
Şişmanlamak, -genetik zemini olsa da- “kötü yaşam tarzı” sonucu gelişir. İsterseniz “kötü yaşam tarzı” ifadesi yerine; leziz ve bol kalorili yiyecekler, hareketsizlik ve yoğun stresin sacayağını oluşturduğu “günümüz yaşam tarzı” ifadesini koyabilirsiniz.
Bir zamanlar ünlü bir klinik vardı. Burada birkaç haftalığına kapatılıyor, aç bırakılıyor, zorla egzersiz yaptırılıyor ve kesinlikle zayıflıyordunuz. Tanıdığım ünlü biri, her yıl 2 haftasını burada geçirirdi. Ne var ki, her zamanki yaşantısına geri dönünce verdiği kiloları hızla geri alır sonra da kendini suçlardı. Her şeye rağmen, -bir türlü akıl erdiremediğim şekilde- aynı kısa mutluluğu yeniden yaşamak için o ünlü kliniğe tekrar giderdi.
Belki yadırgayabilirsiniz ama belli süreliğine diyet yapıp zayıflamanın, bundan çok farklı olmadığını düşünüyorum. Kısa veya uzun, belli bir süre yoldan sapıp sonra kişinin şişmanlamasına yol açan olağan yaşantısına geri dönmesinin mantığını kavrayamıyorum.
***
Yapılması gereken, hiç acele etmeden ama kararlılıkla, kilo aldıran nedenlerden birer birer kurtulmak ve onları bir daha hayatımıza sokmamaktır. Yukarıda söz ettiğim öncelikler listesine göre, her birkaç haftada bir daha sağlıklı beslenme için bir unsuru hayata geçirmek, hayatınızı değiştirebilir.
Geçici diyetler yerine, bizi şişmanlatan nedenlerden birer birer kurtulmak ve hayatımıza yeniden sokmamak en akıllı zayıflama stratejisidir.
Zayıflamanın ötesinde, yeterli ve dengeli bir beslenmeyle çok daha sağlıklı olabiliriz.
Diyetisyen, egzersiz uzmanı, psikolog gibi profesyonellerden yardım alabiliriz. Ama sorunun asıl sahibi olunmadıkça başarı hayaldir. Direksiyonda kendimiz olmalı, hız göstergesine yani
beden ölçülerimize bakarak gaza ve frene basmalı yani hareketimizi ve beslenmemizi ayarlamalıyız. Bu arada trafiğe, diğer sürücülere takılmadan, sükûnet ve keyifle sürmenin “olmazsa olmaz” olduğunu unutmamalıyız.